KİRAZ AĞACI (14)„Sorunlar vardır Kiraz Ağacım Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım söylemek istediğimi Kiraz Ağacı’m. Şimdi de -konuya geçiş olsun diye- gelelim bir meseleye; Almanya’da öldükten sonra çatır-çatır tabut yakılır. Külleri; Ya havaya savururuz, ya suya serpip-eritip kaybederiz bu bulamacı, yada ağacın bir dibine gömüp isimli rozet takarız. -yani ağaç oluyor mezar Taşı- Sanki külüm, benden birşeymiş gibi ölüm? Nedeni ise çok basit; Çünkü “Mezar Tapusu” burada çok pahalı! Üstüne-üstlük; Mezar taşı ve mermer, mezar dizaynı-temizliği-bakımı oldukça büyük bir para ister. Birde; Mumu-çakılı, taşı-kumu, üstüne sepilecek suyu, çalısı-çimeni, fidanı-çiçekleri, yani 10 yıllık bahçivanlık hizmeti... Seninde gayet iyi bildiğin gibi Kiraz Ağacı’m, hepsi para! Ölmeden önce ödediğin 10 yıllık kira. ise üstüne caba! Eğer satın almazlarsa 10 yıl sonra mezarın tapusunu çocukların yada eşin, kaybolur gider cesedin, -badem olur- kemiklerinin üstüne bir ceset daha konur, Yani; Zengin isen kurtulursun, fakir isen yalnızca yakılmaya mahkumsun. Buna karşın Türkiye’de ölüm Kiraz Ağacı’m, bağzıları için yaşam kadar ucuzdur. Bağzılarının ödediği bedel ise, çektiğin acın, uğraşın ve us’undur; “Her gün yaşlanan bir ceset olmak” yerine, “Her an öleceğini bilerek bilinçli yaşamak!” Bence budur mesele! Nedenmi anlattım bunları sana Kiraz Ağacı’m? Bu satırlar yazıldığı anda, yurdumda ard-arda körpecik vucutların dava orucu’nda ÇÖZÜLEREK sıra-sıra -ölerek demedim iyi dinle bak- düşünce olduklarını gördüm; “Eriye-bite devrimce var olmak, maddeden us yaratabilmektir.” Bence Evrimcesi ise; “Bir avuç Toprak”. İşte bu „Deveye Diken“ Matitaslar Ülkesi‘nde bütün masallar; "Ben babamın beşiğini tıngır-mıngır sallar iken..." (*) Yana yatık/italik dizeler KİRAZ AĞACI (5) Şiirinden alınmıştır. |