Çıvik
Doluya tutulmuş badem ağacına yaşanıyordu gece
Yalnızlığın tülbendinde aralamış şehrin işiklarına gölgeler düşüyordu Yabani bir ördeğin çığlığı kopuyordu nehrin kıyısında Sarhoş bir köpeğin arzusuna yenik düşmüş hüznün perdesine kör ebe oynatılıyordu Hızlıca içeri giriyorumdum ve bir üşüme nöbetine tutuyordu ruhumu Çıngıraklı bir yılan oluyordu adete kapının menteşesi Rüzgarın soğuk şehvetine gıcırdamayla karşılık veriyordu menteşeler Ay çıldırmıştı adeta gecenin bakir yalnızlığına kanat açan bulutlara inat Göğün efendisine kandiller yakıyordu Kuşların cıvıltısı eksik kalıyordu dallarda ve kuşlar bir bir ölüyordu baharda Dolu vardı bu gece! Sokağın karanlık yüzüne sürüyordum hislerimi Örtünen perdenin ardında bir çift göz gibiydim Bir ağrıya kapatıyordum şimdi gözlerimi Ve şimdisi eksik bir dün gibi Yüzümü örtüyorumdum geceye... |