İSTANBUL PEMBE (39)
“İster son olsun ister ilk
her baharda bu orman ölüp-dirilip yeniden doğan hür ve kardeşçe bir birliktelik.” Dedi bilgiç Uhu;(*) “Ama...” Durdu sözünün burasında; “Geliyor özgürlün sonu!” Endişesini ekledi. Kara Fatma; -yani şu bizim hamam böceği- “ Abartma!” Karşı çıkmasıyla karıştı lafa; “Özgürlüğümüzün sonu neden gelsin ki, alt tarafı genel af bu?” Diye sordu. Ama herkes biliyor ve görüyordu ormanda oynanan oyunu; İlkin çıktı bir kargaşa, -yada çıkarıldı- böylece geldi başa, -iyiliği için sandı bunu orman halkı- sonra takip ve baskı; “Kara’lardan paklanan Ak’ların partisini” kurdu aslan. Korku yada ihtirastan; “Aldattıldım!” Dedi, suçladı aldatanı bu aldanan, gülen gri’lerde böylece giriverdi hapishaneye! Bulanık sulu, havası puslu, “yaşmı-da-kurumu” su belli olmayan bu sisli ormanda, birde salgın hastalık çıktı mı, adı Korana; Bitti beraberlik dayanışma yokluğundan, birlik yasaklandı salgın uğruna, beraberlik bulaşıcı olduğundan 1,5 metre mesafe kondu araya. Af çıktı, salındı yüz kızartıcı suçlular dışarı, yayıldılar ormana ikinci salgın gibi Aslan’a sorsan bu “büyük-bir-başarı!” idi; “Af dışı kalan vicdanı pak yem-yeşil yaşam ve yüzü-ak sonsuz gök mavisi ormanda özlem olarak kalacak şimdi!” Dedi Bilgiç Uhu; “Yaklaşıyor özgürlüğün sonu!” (*) İSTANBUL PEMBE şiirleri hayvanlar için yazılmıştır. İnsanların alınmaya asla-ve-asla hakları yoktur! |