EL GÜLÜM
Vurulmuştu garip gönlüm bir güle,
Soldu gülüm sardı acı dikeni, Figanımla döndüm yetim bülbüle, Duymaz oldu ötüp de yaş dökeni. Sanırdım ki nakışında oyayım, İşlediği her bir renkten boyayım, Şu kalbime derdim yarıp koyayım, O yüreği görmez şimdi sökeni. Yaprağına çiçeğine dadandım, Hasretinin hançeriyle budandım, Ağlayarak aramaya utandım, Ocağıma bilmez incir dikeni. Yandı çıram ateşiyle kavruldum, Küle dönüp yeli ile savruldum, Cennetinden cehenneme devroldum, Bilmiyor ki ettiğini çekeni. Unutulsa bile onda ezeli, Bendeki o bahar dökmez gazeli, Olsa da Hazar’da yıllar yüzeli, Unutmam üstüme binip çökeni. Severken yüzüme dökülen saçı, İçimde yıllarca katlanan acı, Düşmez ki başımdan o aşkın taçı, Bilmez ki tacıyla sevda ekeni. Yüzümdeki salkım saçak tel gülüm, Nasıl olur döner bana el gülüm? Yeter unuttuğun hadi gel gülüm, Hatırla önünde boyun bükeni. |