BA'S
BA’S
I kayıp gidiyor dünya göz yuvalarımdan anlıyorum ardını o dipdiri uzayı sonra bulut gibi iniyorsun kucağıma, koynuma kollarımla sarmaya gücümün yetmediği şeyin bir gül iskeleti olduğunu söylüyor tanrı ikna oluyorum yumuşacık düşerken başın omzuma peki ne tür bir avın vicdan azabı olabilir bu bendeki gittikçe kalabalıklaşan omurga?! sürekli batıp duran ensemde sonra istihareye yatar gibi uzanıyorum üzerine krize girermişçesine - içine hızla severdim hep hızla uyuşurdum patlayan yaralarıma rağmen koşarak doğardı çocuklarım her sevişmede II bir mucize eseri eklemişsin başını göğüs kafesime neyim varsa terleye terleye birikecek şimdi sende ve benden kaçan o çocuk sarılacak karakterine su bulacak dolacağı çukuru tırtıl bulacak içindeki kelebeği ve tamamlanacak iskelet bir kıyamet gecesi III sarılınca kederlenmeden unuttuğumuz bir hatıraydı hayat gözlerin, her sabahımın ekmeği delikanlılığımız, kozasından bin kelebek çıkacağını sanan o tırtıl gibi düşmüş mahallesine ne zaman çarpsa başım göğsüne korkunç alkışlar kopardı içimde ahh! kalp yoksa ter mi pompalardı bir o zamanlar çocukluğumu döver yatışırdı tanrı! “HİÇ ERKEK KARDEŞİNE AŞIK OLUNUR MU?!” bir o zamanlar yer değiştirirdi cennet cehennem elle tutulur olurdu utancım! affet! zeytin kendini vermiş - siyah affet! incir sütle dolmuş - acı artık üzmüyor beni sağırlığın paramparça dağılıyorum sadece sonra nasıl yanıyorum ardını göre göre bir yaz yağmuru gibi yağıyorsun yüzüme gözüme ve nasıl ağırlaşıyor yatağın ortasına getirip döktüğümüz kemikler nasıl bir avın leşi bu hayat böyle sırtımda?! eziliyorum! eziliyorum... IV ahh! yüreğim karıştı bu okyanus hangi delikanlının açık yarası ahh! kafam karıştı kalp yoksa gözyaşı mı pompalardı |