Belki de ben şiirden öldüm
Belki de bu şiire girebilmek için yıllarca bekledi bu tüfek.
Gez ve arpacıkta gözlerin var şimdi. Ellerim üşüdü ve sigaram yanmadı. Ezberimden okumaya devam ediyorum eski bir şiiri yokluğuna atılmış devriyelerde. Uykusuz gecelere yaslanıyor gözlerim ve tuzaklar kuruluyor sevinçlerime. Artık eskiyen prangalarda tutsak bende ki bu hüzün. Bakışların bir 3-5 nöbeti şimdi. Yahut mahpusta bir volta. Anlam biraz daha kanatıyor geceyi. Ve bir türlü bitmek tükenmez bilmeyen bu şafak. Sökmüyor ve bütün takvimleri yakasım var haldan anlamıyor kaburgası kalın zaman. Belki de bu şiiri yazabilmek için tutuyor beni zaman. Yokluğunu sarıyorum şimdi ve kesinlikle tütünün en iyisi Adıyaman tütünü. Parliament hayal artık... Ve sen sarı saçlı kadın, sen her sabah yüzünü yıkarken ben geceden coğrafi haritasını çizerdim yüzünün. Yağmur duasında şimdi hüznüm ve Meteoroloji uzmanlarına göre her an ağlaya bilirim. Mevsim normallerine uymadı hiç bir zaman gözlerim. İçimde en ağır dinamitler stoklanıyor ve fitili ateşledi. Kim vurduya saydı beni sayı saymasını bilmeyen bu yağmur. Ve satır başıyım... Belki de bu satırın altında öldürmek istiyor beni şiir... Anlatım bozukluğuna uğradı bütün şiirlerim bense ihanete... Demirden zor kaynayan bir şey varsa o da vallahi kalptir sevgilim... Kendimle bir iç savaş içindeyim. Sen bende bir darbe, vurgun, devrim gibisin... Dünyayla barışamıyorum artık. Gidiyorum ve gidenler ki hep küskün giderler yeraltına sevgilim... Bu şiirin kütüğüne tescil edin beni. Belki de ben şiirden öldüm. |