Adını bile koyamadığım…
Takvimlerdeki zaman yetmiyor…
Yıldızları da seyrettim, çentikte attım…
Kum saatlerini de artık kuma gömdüm…
Şafaklar yarışıyor dizinde uyurken…
Nil’e bilmem kaçıncı ay doğuyor…
Troya da ölen atlar gözlerini kamaştırıyor…
Artemis tapınağında suya dua ediliyor…
Varoluş çanları çalıyor, uyanıyorum…
Tanrıları uyandırıyorum…
Sana koşuyorum yol boyunca…
Mem-u zin’in mezarındaki çiçekleri suluyorum…
Hıçkırıklara karışan asitli yağmurlarla…
Başımdan salıyorum bulutları, gölgeleri…
Antik çağlarda bile izine rastlıyorum…
Mağaralardaki asılı hançerlere kazınmış…
Adınla, düğümlere üflüyorum…
Gecenin sessizliği Arş-ı Ala ya ulaşıyor…
Çığlıkla yıkıyorum aramızdaki duvarı…
Gözlerini tekrar açınca doğacak güneş…
Leyla seni kıskanıyor, gurbet çiçeği…
Çöllerde aranan ırmak sensin…
Züleyha’nın kuyuda ki Yusuf’u da sen…
Zaman dalga dalga akıyor…
Milattan önce de milattan sonra da…
Kaçıncı yüzyılın kaçıncı yarısına geldim seninle…
Bitmek tükenmek bilmiyor sevmek…

Kerem ATEŞ
30.12.2019