UMuDuMuN SoLMaYaN ReNGiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Sana ve Bana"
(Biz’e)
.
. . . . . . . . . O göl kenarındaki kuğulara, martılara, ördeklere ben dokundum ilk kez Yılanlar uyurken sevmeyi ben öğrettim onlara Ben Kâh aşımı onlarla paylaştım Kâh gülüşümü sonsuz parçalara bölüp, astım minnacık yüreklerine Sonbahar el sallarken ağaçların dallarından Acıdım yuvasız kuşlara Bastım bağrıma tek tek üşümüşlüklerini İtiraf ediyorum, bir zamanlar taş atan bendim o suya Ben Ağlayıp kuruyan gölü dolduran da O zamanlar akşam geç olurdu Oturup ordaki banka Gözlerinle umut taşıyan babamı özlerdim İki damla yağmur, bir simide talim ederdik martılarla Kargalar bile nasiplenirdi Anımsıyorum işte tam da burada annemin dizlerinin dibinde gurbete gelişimi Havalanan uçak ve yüreğimdeki diş ağrısından beter sızıyı Ve de kilise çanlarının sesine yenilişimi ...Sonra sen çıktın karşıma Daha ilk konuşmamızda söylemiştin bana hayalindeki kişi olduğumu Ve öyle güzel çaldın ki yüreğimin kapısını Bütün ömrümce siyaha boyanan gökkuşağını nasıl da aydınlattın cesurca Hoşgeldin yenilmişliğime kol kanat geren ömrümün geri kalanı Hoşgeldin.. na giş Resim:"Hilmi Yazgı’nın sayfasından ", teşekkürlerimle... |