ne sevgi
ne merhamet
tam anlamıyla tanrı’nın esirgediği
varsın olmasın dikili ağacım
bu kendini yadırgamışlık
bu etnik ulusal kavgalar
cam fanusun içinde bu tek başınalık
dudağımdaki bu avuntusuz sabırlı inilti
dokunmuyorsunuz siz de artık...







ipliği pazara çıkmış vaveyla
senin de alacağın olsun!
etimdeki bu muteber acı
bu istifçi duayen hoşgörü
söyle ablam!
hangi ağaçtan kovuldun
benim canım posta güvercinim
sen de mi atıldın yeryüzünden
yaşamın akıntısına kütük gibi







bir kadın yüreği boylarında
tıfıl bir sözcük dizisi koydular sonra önüme:
’sus konuşma kadın! kaderine razı ol!’
küçük dilini ağzının içindeki kumula gömen
kopçalanmış bu gönüllü köleler
ve siz!
bacak bacak üstüne atan etobur libidocular sizi!
karşıdan karşıya yaya giden atlı bi süvari görürseniz
kaba etleriyle sorun Tante Rosa’yı
bozulmamış mı bekãreti hãlã
kamburundaki sinik hiç’in...