İLZAM UTANIRSeviyorum diye giyersem hüküm Hâlimi takrire sözüm utanır Asılsız suçlardır biriken yüküm İnsani yönüme özüm utanır Ayrılığın ile kavrulan hüzün Farkı mı kalıyor gece gündüzün Bahar ortasında savrulsa güzün Resimlere düşen izim utanır Canhıraş çığlık ve boğuk hıçkırık Nefesim kesilir yüreğim kırık Bu kadar acır mı ufak bir sıyrık Şahit olduğuma gözüm utanır Şiire küser mi çağlamış imge Aşk ile sarmaşık bezenmiş simge Eğrilen yalnızlık keder elemge İçimi anlatan yazım utanır Yalancı bahara süslenmiş kemer Güneşin yerine geçer mi kâmer Bir gülün ağzında dikenli katmer Bülbüle dokunan nazım utanır Acıyla örülmüş mağrur tecelli Hangi lügât vermiş ona teselli Hicrânı hazansa vurgun besbelli Feryadına düşen sızım utanır Aşk ateşten çengel kopuyor düğme Bağrımda yanıyor her bir kelime Yalnızlığı çalan hüzünlü nağme Mızrabına küsen sazım utanır Dudağın küsünce karışır mevsim Gölgesiz kalınca ağlaşır cisim Yokluğunda bil ki kaçar hevesim Karakışa dönen yazım utanır Bu "zaman" dediğin kırık merdiven Yaşadığın bir an hazin serüven İstediğin kadar kendine güven Önünde eğilen nizam utanır Böyle gitmek var mı, bu muydu masal? Demek ki öldürmek kanunen yasal(!) Giderken say beni ölüye emsal! Dilimi susturan lüzum utanır Sevdâ taşınmayan ağır bir yük mü Söyle:"Yaşadığın sence büyük mü" Sözün parmağında altın yüzük mü Dilini lâl eden ilzam utanır Yazmakla bitmez ki beyan-ı efkâr İnsanın sevdiği bâki müstakar Aşk sızılı ırmak gönlüme akar "Dön, gel artık" diyen yüzüm utanır |
Yüreğine emeğine sağlık
__________________________________________Selamlar