ş i i r a zsen ki dökülmedin dudaklarıma şiraz şarabî gölgelerin tutsaklığında kaldın harfler tunçtan bir devrimdeydi bastıramadım içimdeki telaşı suya, ateşe ve maviye yandım devrilince gün -karışınca aklım- şiraz marjinal bir tutkunun sevişmelerinde törpülenirken kelimeler kanrevan savaşın ortasında kalırım esaret ki büyüyen merdivenin kırılmış aryasında yükselir çoğalmalıyım rahminde şiraz anaçlarım kalemlerini öperken küvezinde aşkın yanarken bağrında kuzgunî rüzgarın dar bacaklarında döllenmeliyim güneşini öpüp bu yağmur seni eskitir mi şiraz sen toprakta yıllanırken avuçlarında çizgiler göz harelerimde sevdanın yaşları neden kelimeler susar şiraz oysa ki çığıl bir acının esamesi yitik sancılarıydık yüzüne rahmet okunan çiçeklerin soluşuyduk kayboluşuyduk rüzgarın neden şiraz susunca a ş k / konuşunca ö l ü m dudaklarının salkımlarından düşmeyince sesin ş .....i ........i ...........r .........a ...... z |