Düş(l)erkenrüzgar ıslığına sevinçli bir nağme tutturup güler yüzlü sabahı müjdelemişti güneşin altın tepsili silueti süzülmüştü dallar arasından pencereme usulca öperken gün mahmur gözlerimi işveli gülüşler yeşerirdi… fesleğen usaresi dolardı sevdalı gönüllere -suda ışıldayan çakıl taşıydı günler- ömür haritamıza çizerdik en güzel mavileri yıkanırdım sesinin billur nehirlerinde kekik rayihalı gülüşün düşerken eşiğime hücrelerimizi esir alırdı aşk keklik ötüşlü sevda kanat çırparken yüreğimizde... |