Bu şiiri yazmama vesile olan Semihhan dostumuza çok teşekkür ederim.

ahın gönlümü aldı
Dicle Fırat arasın da
gezdim dolaştım
güzel dostların otağında


Malabadi Köprüsü
yaydı
kaşların gibi
Siirt’e giderdim hasretim
Mardin kapısında bitmeyen coşkum
halay çektim yorgunum şimdi

dinlendim sur dibinde
Diyarbakır da gül kokladım
Urfa Kapısında bekledim
Dağ Kapısı gibi


Eyüp çilesi çektim Urfa’da
kendimi okudum ilk üniversite Harran’da
insanlık gördüm bitmez Güneydoğuda
ziyafet (vali yemeği) verilirdi Batman’da


kadim bir şehir Mardin
zirvesinden uçtum yükseklere
Malatya da buldum kendimi
kayısı yedim kaya dibinde
soğuk suların içtim Yeşilyurt’da


güneşin doğuşunu, batışını seyrettim
Nemrut Dağı Adıyaman’da
mancınıktan atıldım hak yolunda
büyük bir ateşe Urfa’da


balık oldum yüzüyorum
öldürmeyen Allah öldürmüyor
mucize budur işte


bir mağarada doğmuşum
Hz. İbrahim gibi
ceylanların gözlerine aşığım
Ceylanpınar’da


geziyorum pirinç tarlası Karacadağ’da
bir ayran içeyim
yoruldum artık
müsaadenizle bende

"Antep’in Kalesine astılar fermanımı
Urfa Mardin neylesin, kestiler fermanımı"
daha yar yüzü görmeden aldılar canımı

Antep Hatay yolu içinden geçer
buram buram Anadolu
Hassa serhat sevgi yerim
Antakya büyük parkında
künefe yerken buldum onu
bir masum kelebek..