Ziyâ’dan göç edince . .Hangi cenâha baksam derler ki, O gidince lambaların tümü aydınlığına küsmüş . Zifirî bir semâ ve bulutlar başına üşüşmüş . Ahvâl böyle iken , “Ben neden binlerce kandilde yaşıyorum ? “ diye sorsam , Başımdan aşağı tonlarca yağmur dökülürmüş . Hatırla !Feraha kavuşman dileklerimle bu bir vedadır demiştim . Yol hududundan bihâber siyah gül , yolcu ise kendinden elbet . Belki yalpalıyorum evet , evet belki daha ölmemiştim . O yüzden sabret biraz, olur mu ? Lütfen sabret . Öyle ya , umarım vicdan sadece içini acıtmaz demişti . Nefretin aslanı kesilip zihnimde kükremişti . Sen , sen artık benim ardımda bıraktığım siyah gül , Söylesene ! Dünya kadar döndük birbirimize . Ne değişmişti ? Fazlasıyla fevrî bir sükût tırmalayacak kulaklarını , Zaten her yere a’mâsın . Bulmayacak seni sağın solun . Bir buseyi bile çok gördüğüm o kelebek yuvası dudaklarını , Öpmeyeceğim asla , sevmeyeceğim sol yanını . O , Tek harfe sığdıramadığım . . O , zulüm ,eziyet ve kıvranış Ve o nefret ile dolup taşmış . Öfkem ile hemhâl olup bakışmış . Benim , o benim tek harfe sığdıramadığım ; Baksana göç bize ne kadar yakışmış . münharif |