Dağınık
Bir filozofun dağılan dikkati gibiyim. Kal diye edilen temennilerin geçiciliğine inandım. Böyle durumlarda aklım karakol gibi koruyor bilincimi. Yeşil renkli sızıma yeşil renkli bir Cebrail istiyorum. Derimin altında müthiş bir kıyamet. Kalbimde dipsiz bir kuyu. Taş atan atana. Kanadı tüm yusufların kafası.
Kaçıncı Yakup’um ben, usanmıyor sabır. Çokça dargın bir hayli dalgın bir rahman tutuyor fazlarımı. Yukarıdan aşağıya düşerken sen dolaylarında bir masala inanma tehlikesi geçirdim bir akvaryuma sığındım, bütün gürültülerden uzak. Öfkem yavaş yavaş karışıyor suya. Akvaryumdayım, öfkemi içiyorum. Kürtçe bir lirik çarpıyor yüzüme, kim demiş mum etrafına ışık verir. Nasıl da bulaşıcı bir salgın, içinde bembeyaz birşey geçmiyor. Tamam şimdiki caddeleri de eski sokaklar gibi seviyorum. Üstelik evlerde mahçup. Ama olmuyor. bugün yani limoniyim. Amcamın eski plağı gibi, ilkkez yengeç gören çocuğun şaşkınlığı gibiyim. Şiir uzatıyorum tanrıya. Basma fistan giyen kadınların kocası eve dönebilsin diye duada ediyorum. Ama sarı yaprakları sevmiyorum. Dudağımda nemlenmiş bir sigara izmariti gibi duruyor sözcükler. Konuşsam: , yer yerinden oynayacak gibi beylik laflarada gelmiyeceğim Konuşsamda bu kadar olur Pynst. |