Bingöl YaylalarınaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 4 yıldan beri gururla ve huzurla görev yaptığım Bingöl ilinin Solhan ilçesinde, günübirlik bir gezi düzenleyerek gittiğimiz Şerafettin Dağlarının eteğindeki halk ağzıyla Avmasi Yaylasına bir güzelleme bıraktım.
Bulutlarla dans eden bir çocuk türküsü
Elinde bir avuç tiftik, yokluğun öyküsü Bir nağmenin elma yarısı Bingöl dağlarının sancısı Bana ait nem var ise Süpürür dağdan esen deli yel Kervanlara nalbant olan kaderimi Bir sevda yeli gibi süpürür gider Beşikten doğar doğmaz koşmuşum sürü peşine Hiç alışık değilim sahile manzaraya güneşe Yüküm bir çift mutluluk kokusudur Pınarlardan gözelere bak da dur ! Arklar arasından depreşir buğdayım Bereketli bir masivanın eşiğindeyim At üzerinde yürür gibi geçerken ovaları Önümde küheylandır Şerafettin Dağları Garip adım benim yoksul köylü çocuğuyum Konup göçerken adımı unutmuşum Kaleme kitaba hasret iken gözlerim Şu Avmasi yaylasında yoğrulmuşum Bana bırak ben seçeyim elimle kuzuları Sonra körpe bir sesle inletsin ovaları Temiz bir su içerken sen şişeden Benim ne gündüzüm belli ne geceden ! Zayıf bir tuz kokusu alırım Taşlar arasında biterken diğer yarım Kuşların kanadına gölge çizer dağlarım ! Şahinlere gövde olur yüreğim Çağır beni ben de geleyim ! Kilim dokurken öbek öbek Bir ıslık çağrısında toprak bebek Cemre düşerken kanadına kelebek Tılsımlı gecelerin yıldızlarında Ağlarım kervan yükü çekerek Bir sevdanın son günüydü belki Seni gördüğüm gün hasretle baktım ellerine Çobanıl bir mevsimi koklaya koklaya Ellerimle izlerini yoklaya yoklaya Veda ettim sanki öp öz yaylaya Suların kaynağı dağ arasında iki taş oyuğu Kamaşır yüreğim güneşle arar bir yudum suyu Yılkı atları gibi melodiler sancıyla bulur konvoyu Sana benzemek ne kelime küheylan ! Özlemdir senin gibi olmak her an ! Mavi bulutları çek içine Ger göğsünü dağlara Bal kokan ovalara Taşların gerdanlarına Zindandan ağır bir dikçe yazıyorum Bingöl’ün hür ve mağrur çobanlarına ! Bizler dört duvarlı pencerelere ilham çağırırken Sizler güneşi içer yıldızları ekersiniz yüreğinize Kilit nedir bilmez yüreğiniz Haset kibir hiç görmedik ! Çağırır bizi hazin bir fitik ! Sonra katık eyleriz tandıra Modern kurşun yemiş gövdemiz kana kana Hasreti çeker yana yana Çoban kardeşlerimi görmeden gidemezdim elbet Durma sen de iftihar et ! Şükür et her yudumuna Ağla ve hüzünlen yedir gururuna Özgürlük dediğin nedir senin ey yaban ! Koşabilir misin sokaklarda her an Çocukların ışıklar ile göremez iken karanlıkları Yaylalarda türküler süsler yıldızları Şimdi hüzün dolarken içime Gitme vakti gözlerime Yüreğime Sancılar koyarken bir çoban Ateş değildir bu yüreğimdir yanan Şehirler sokaklar caddeler koca bir yalan Dur gitme ihanet etme şimdi küheylan ! Ben sevdamı yazmandaki mor renkli çiçeklere adadım Balıkları heybeme koyarken gördüm seni küheylan Al akıtmanda bir lokma gibi duran Namusumdur bundan sonra gök gözlü çoban Bir tek ben miyim böyle ? Bingöl yaylalarına hasret kalan... |
Elden ne gelir, şiirin iyilklerini yazmaktan başka...
Şiir çok hoş…
............................................... Saygı ve selamlar..