kül ve güneşyarım bir aşkın hüznünü yağmursuz bulutlarla yaktım avuçlarımda sıktığım amonyak çiçeği zamansız diken açtı bu mevsim de sazlar yanacak bu mevsim de azlar kanacak küpe diye taktığım kelepçeler boyumu aştı bütün goncalarım tutuştu küllerini yaralarıma basacağım varsın boynu vurulsun gülün varsın girdaplarında bu şehrin yalın ayaklı çocuklar göbeklerinden asılsınlar şafağa varsın savursun toprağı rüzgar toprak anadır rüzgar aşı umut rahmet olur dökülür yaprağa yeter ki zühre sarılsın hilâl’e yeter ki tomurcuk ersin kemâle gözlerimi yeşerten sürme avuçlarımdan taşıyor şuramda tam şuramda bir hoşçakal çiçeği güneş açıyor... ahmet uysal 06/08 |