Baba ve Oğul--baba --oğul ne demek? bak oğul; şu ağacı görüyor musun hani şu köke tutunmuş ince narin dalları da var biliyor musun, o köke baba derler, dallara da oğul anlıyor musun --baba --yüzün hem buruşmuş hem de kara? bak oğul; bu toprağa düşmeden evvel ben de senin gibi filizdim yüzüm pürüzsüz, sevimliydim seni kırmamak için bazen diklendim güneşe bazen rüzgara eğildim ne kadar kararırsam toprakla seni o denli emniyette bildim --baba --beni nasıl doyuruyorsun sen? bak oğul; sen en güzel çiçekleri ver diye şu toprağa saldığım tırnaklarım sana her mevsim su çeksin diye o kara dediğin yüzümü düşünmeden bile senin kuşlar öttüren saçlarını okşayamadığım bir hediye --baba --yük olmuyor muyum sana? bak oğul; sen çok edepli, anlayışlı bir evlatsın hem benim mis kokulu gururum hem de her bahar, cıvıl cıvıl bir kanatsın ne zaman ki acısa tırnaklarım kesilse suyum yavaşça yüklerini omuzumdan yaprak yaprak atarsın --baba --sen ne zaman sevinirsin? bak oğul; her nisan yatağından bazen kuşlarla, bazen yağmurla uyandırırım seni yaşamanın güzelliğine inandırırım ben dokundukça sen tomurcuk tomurcuk sevinirsin ’babam seni çok seviyorum’ diyerek ne tatlı meyveler verirsin --baba --ayırırlarsa bir gün beni senden --o zaman ne yaparım ben? bak oğul; bil ki zamanla bana benzeyecek o güzel gövden aç kollarını herşeyi verene tap sal tırnaklarını toprağa, toprağı acıtmadan, baban gibi yap * bu bayram da bir dal gibi eğilip, o kararmış gövdeyi öpelim... |
Yüreğinize sağlık.
Saygılarımla.