Bilirim*Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ... bahsinde notlar:
I- Günümüzde ve geçmişte (ve muhtemel gelecekte) şahidi olduğumuz ve kimsenin (dinine, diline, ırkına bakmadan) ölmesini arzu etmediğimiz halde gözlerimize sokarcasına tanığı olduğumuz onca savaşın dışında bir de gözümüzün görmediği olmuş ve olacak diğer savaşlara dair birtakım seslenmeler... II- Bir nebze fikir vermek adına bir döngüden ibâret olan çalışmanın: 2. kıtası; Nefs ve Allah, 3. kıtası; Şeytan ve İnsan, 4. kıtası: İnsan ve İnsan (Soyut mânâda) 5. kıtası: Nefs ve Şeytan, 6. kıtası; Allah ve Nefs’e dâir savaşları anlatmanın derdinde... III- Dileriz yalnız kendisi ile savaşan ve bu sebeble dünyayı gül bahçesine çeviren, çocukları güldüren, kuşları sevindiren bir barışın yolcularından oluruz... Bu işin ön yüzüne dâir hikâyesi idi.. perdenin arkası bizde kalsın.. ves’selâm…
Savaşlar bilirim, hem ne savaşlar,
Gün değil, yıl değil, asırlar süren. Ne bir tank-tüfek var, ne uçaksavar, Ne bir ses duyulur ne de bir siren. Damlada fırtına, deryada sükûn, Alev dokundukça göklerde dalga. Yangında ziyâfet; kömür ve odun, Eğlence, güneşten sıcak pranga. Savaşlar bilirim zamanla kardeş, Ateş; kor parçası, rengi simsiyah. Ay teslim olurken çarpışır güneş, Kıvılcımdan ordu, dumandan silah. Esrarlı cam çatlar orta yerinden, Gözlerin dişine etler saplanır. Volkanda gül yanar, morarır diken, Cenâzede ölü, yamyamı tanır. Savaşlar bilirim mekânla kardeş, İblisin kanından içmeden Kâbil. Isırılmış küpe, kulakta düşeş, Bir ağaç, çan sesi; hepsi mukâbil. Çekilince perde, yanınca kapı, Açılır bitmeyen harbin sahnesi. Elma ve çekirdek, ağaç ve yapı, Modern silahların meçhul annesi. Ne bir ses duyulur ne de bir siren. Ne bir tank-tüfek var ne uçaksavar, Gün değil, yıl değil, asırlar süren. Savaşlar bilirim, hem ne savaşlar... Ankara, 2017 |