Kükreyerek Döneceğim...
Göz bebeğine şiir yazılmayana...
I. Kuzguni bulutların üşüştüğü gökyüzünde,ama çapraz fişekli insanlar diyarında Kirlenen beyazlarda çoğalınca şafaklar,karanlıklar da eksilir de eksilmez karanlığa su taşıyan arklar,emanet ve ödünç zaman aralıklarında... ebleh bir kuşum işte.Koptum turna katarından unutulup kaldım,göç mevsiminde... /ecel gelsin hele; tenimde soluklansın biraz.../ II. Dağları vurun siz...Dağlara vurun da sessizliğimi,yankıları çürütün,çoraklaşsın yalnızlığım... Nehirlerden çalın gözyaşlarımı,salın gökyüzüne kuraklaşsın bulutlar. Kıyıyı önce dalgalar vurur,insanı dostlar Ağyar vatanlarda... Küllenince her ateş; sevda ve puşt cikletten kahramanlar büyür de... Ya hatırlanmaz olunca çağlar,kopunca çığlar? III. Şimdilik beni sormayın siz... Şeytan işer abdest suyunuza. Örste çatırdayan demir bile bilir elbet yalnızlığı. Yağmurun donakaldığı tarihin kirli mabetleri,aç cellatları,paslı giyotinleri, Saatleri olmayıp da dakik olan adamları... bir tuvale de karalansın benim yüzüm... Ürkerek gidilen savaşlardan kükreyerek döneceğim KÜKREYEREK! ! ! (bir akşam üzeri) IV. Mührümü vurduğum kimseler,kimsesizler...Nötr sularda yıkadım yüzümü. Yalım ateşlere atarım ha kavımı...antlaşma tepelerine çekince bayrağımı böyle böyle gazi kılcal sokaklarda kriminale ayak izlerimi soruşturun,bulun ve anlayın katilimi. Cesetler kızarırken cehennemlerde /ceset arayan bir mezarı biz de buluruz kendimize.../ |
/ceset arayan bir mezarı biz de buluruz kendimize.../
YETERKİ SONUNDA BİRLİK OLSUN DİMİ?...