Oku...
“ Soğuk bir kış masalının sonuydu,
Senli baharlara yürüdüğüm sarı çiçekli zamanlar…” Kal-ü beladan tanır seni gözlerim, Ki; Levh-i mahvuzdan yazılmıştır adın ömrüme, Harf harf dokunmuştur sesine ellerim fi’li geçmiş tarihlerde, Hatırla; Hem de Sırat-ı Müstakim üzerinde… Bin yıl öncesinde sevmişim seni, Mahşerin en tenha yerinde, Araf’ta, Cennete yakın, Cehenneme, cehennemin dibi kadar uzakta, Ve dünyaya gelmekle gelmemekin ağlatan kapısında… De ki; Ey kulum yol senindir, Ab-ı hayattır sana verdiğim Senin nedir yaradanından el açıp niyaz ettiğin? Ve sonra dedim ki; Yanına yazdığının yanına gitmektir muradım, Ve sonra yine dedim ki; Ey sevgili ne iyi ettim de geldim… Ne iyi ettim de doğdum, Seni de doğurdum yüreğime Ne iyi ettim de ömür gurbetinde kıldan köprüde Eline tutuşup bir avazda çıktım Kızıldeniz’den Ve sen ey sevgili hoş geldin yüreğime Asa-i Musa’nın izinden… Dedi ki; ey kulum ilk emirdir oku Ama sev her şeyden daha öte, Sevmekle başlar hayat ve dile ki benden Sevdayla bitsin hayat… Al götür yanında gözleri gözlerindir, Nefesi sesin, Canı canındır, can-ı cananın, Sunduğum nimeti zat-ı şahsına Sarı çiçekli dağların yamacından Al getir kat-ı makamıma… Soğuk bir kış masalının başıydı, Resmi evraklara sen diye geçmişse de katib-i mukaddim Aynı güne yazılmış senli kaderim, Kulağıma üflediler adını ezan sesiyle, Sevilmiş yüreklerin sur-u nefesiyle… İyi ki doğdun, İyi ki alıp getirdin Yanına yazıldığım kara kaplı kitabın Alfabesiz sayfalarından çıkarıp gönül tahtına, Ey gözlerimin bakmadığı her yerde dahi gördüğüm, Ey sevgili En sevgili, İyi ki sen yazıldın bahtıma… |