DUY, SEVGİLİ ŞAİRÜzünç başakları ağlak yüzlerinde Ömür denen ekinin kollarında yaşlı bir Tanrı. İçimde makamlı makamsız dolduruşlar Bakalım ne zaman kalkacak naşı gözyaşının? Her fırsatta içine çemkiren yaşlı dünya Olur olmaz hırsı nelere nelere mal olacak insan ırkının? Geçit vermez kimin ehli keyif paranoyaları Gün mü öğüttü? Tanrı mı unuttu? Geçmez bizim oralardan mutluluk vagonu. Aşkın aşinalığında Yetim iklimler biriktirdim: Afakî sevinçlerin yasını tuttum tutalı Gülmeyi unuttum, Sarhoş nidalarında ömrün Beyitler devirdi bilmem kaçıncı tokadı Bir de unutulmaya yüz tutmuş salkımlar… Hani göğün örtüsünün altından Başını uzatan sarışın başaklar: Öyle ya nasıl vakur ve dolu her biri Unutulmuş olsa da kaç satar bu aşkın hayali? Yola çıktı çıkalı Serpildi büyüdü acılarımız. Yoldan çıktık çıkalı Dönmeyi unuttuk yorgun meallerin nabzını Tutan bir ışık kadar da patavatsız satırların Kurbanı olduk bir şafak vakti. Araz yüklü cümleler sırıtkan nöbetlerde korudu kolladı Sırasız ölümleri: Kaypak cümleleri ise yok saydık Oysaki insan ırkıydık: Yobaz belki de münafık edimlerde sır tuttu yürekler Köhne lahit aşkın bekasında Nöbet tuttu Varsın anılsın isyankâr. Zabıt tuttuk bazı bazı İçre dönük aşkın elem yüklü közünde Kâh unutulduk kâh uyutulduk: Halis munis bir hecede aykırı düşünceler Mesken tuttu. Bir göğün minvalinde Bir de öğütülmeyen her hüzün tanesinde Yana yakıla mecazi fenerler aydınlattı yolumuzu: Düştük her birimiz: Duy, sevgili şair; Düş’tük her birimiz… Ya, sen, Yazdığın kadar bilir misin yosun tutmuş efkârı? Hani cümleler kıvamında Sen de hayli hatırı sayılır bir ömrün kıyısında: Say ki; biz yazdık sen okudun Ve hatmettik her heceyi. Düş pazarında düşünmeyi öğretti bize evren; Kıyısından köşesinden zehir soluduk Olmadık bir lehçede kavrulduk Kavruk namelerin hüznüne ekmek doğradık: Kutsaldı her deyiş ve her acı; Kutsaldı nimet Bayat tadında bile vardı rahmet… |
Şiirli yürek sesiniz hiç sönmesin…
Şiir yeni bir yaşamdır…
...........................................Selam ve saygılarla..