TARLAYüzüm mü eskimiş, gönlüm mü yeni? Hangi yüzüm, diğerinden medeni? Aratırmış derler, gelen, gideni; Gidip de, döneni gören var mı ki? Her kış başımıza yağan kar mı ki? Kardan adam yapar, hergün gönlümüz, Ardına takılır, ziyan ömrümüz, Her tepeye savruluyor külümüz; Gel, sen, yine geçir beni elekten, Başka bir dileğim olmaz felekten. Sana çatmayıp ta, kime çatayım? Ben azgın suların, bir yol çatıyım, Bu gün, eskisinden daha katıyım; Yangınlardan, nasır bağlar yüreğim, Deli gönlüm, hangi dağa süreğim? Düştüğün yollarda, sürek avı var, Kaldı mı, sana yurt olacak diyar? Sen, duymazsan, beni, başka kim duyar? Sesim, sensizlikte yok olur bir gün, Sanma, ağlayanım çok olur bir gün. Çoklukta yalnızlık nedir, bilirim; Hergün aynı yolu, gider, gelirim, Artar da, azalmaz yüzsüz kederim; Ben’le oynamaktan ne anlar felek? Her dem, başucumda çalar dümbelek... Yürüdükçe, yollar biter sanırsın, Yol bitmez de, bir gün sen uslanırsın, Kopar gönül telin ve paslanırsın! Paslı yürek, cıla tutmaz tekrarla, Şimdi gönlüm, terk edilmiş bir tarla... Hayrettin YAZICI |