NE ŞAİRDİM NE YETİŞKİN...Geviş getiren bir ayrıcalık tutkalına bulandı yer gök, Sonrası muğlâk bir gezegen işte. Uyduların uyumsuzluğuna aidim: Kanaviçe özlemlerin zarf tutacağında Yazdığım son mektubu postalıyorum Güvercin denen lanet canlının teninde İri bir acı damlasıyım. Sakil ömrün satır aralarına dizdim seni; Öncemle dargın Yalın ayak kayışların donandığı Teninde cinnet akşamlarının Hoyrat yanılsamalar çeldi aklıma Dıştan yaldızla kaplı Duvar denen coğrafyada Sürünen rezil bir örümceğim Ayakları birbirine dolaşan Sinsi bir pervaneye de ışığım bu gece. Oysaki öleli çok oldu içimdeki fenerin: Neresinden baksa sitemlerin Hükmünde rafine edilmiş acılarımı Tıktım buzluğa Ne zaman yansa yüreğim Tuz basıyorum ruhuma. Gölgem dahi ihanet etmişken Boca ettiğimi ima da etmiyorum öfkemi; Toparlarken ötemi berimi Bacak kadar boyumla Âşık olduğumu da bilemedim hani: Ne göğün teninde saklıydı aşk Ne tininde yalnız ve yaftalanmış bir şapkaydım Üstünü örttüğüm kel şiirlerimin Saç tufanına yakalanacağını bilmekten aciz Çömez imleri yüklerken içimdeki külfete. Sonrasını unuttum Aldığım yarım avuç uyku hapını Serptim sonradan kırmızı gülün yaşadığı saksıya: Mimlenmişti madem dikenlerim Mühim filan da değildi İklim benzeri gözlerinde aşkın Yalandan sevenlere nasıl da acırdım: Yaftalanmışlığın eseri Başı buyruk acılara hepten alışkın… Yâd edilesi efkârın tek tutuklusu bildiğim Küçük ellerimde soldu ümitler tek celsede: Paye verdiğim hiçliğe soyundu varlıklar; Varlığım hepten aşındı Aşamadığım kıtalarda Aşina olduğum şaibeli bakışlara da Özenmedim asla. Ah, bir kulpum olsaydı da Ya da bir sap hani bir baltaya saklı kılan Döşemelerinde şiirin Ayıp bellemişlerde ne de olsa içimdeki coşkuyu. Ne şairdim ne yetişkin Asırlık ömürlere de ne değer biçmişlerdi sözüm ona: Sahi, kaç akçeydi benim yalnızlığım? Kaç dirhem sevgiyi yoksun kılacaklarda daha? Sinen göğün; Sinesinde şiirlerin Bir de sevgiye düşkünlüğüm… Mazur görün beni artık: Ne şaibeli bir şiirim Ne şirazesi kaymış bir şafak Afakî olmayan özlemlerin Diri lehçesiyim İçimlik de değil hani maruzatım. Huzurlu bir ölü olmaya doğdum günden beri Talibim. Ne hırkam sırtımda Ne de yamalı sevdalarım maraza: Yazdığım kadar aşığım; Aşk hepten kaçılmazım: Son tufanda bir araz Farazi umutların peşin hükümlü yalancısıyım: Kanayan satırlara sorun beni en azından Kandığım masallarda hala nasılsa büyümeyi Pas geçti yıllar: Sevdam ve pişmanlıklarım fazlasıyla aşikâr Azamet dolu kimse kalsın yeter ki uzağımda Yakınlarda ineceğim, sayın şiir: Bir sonrakine beklerim âcizane Çatık kaşlarında ömrün Sadece Tanrısına itaatkâr. |
Duyguları ne kadar güzel anlatış tarzı, hayran kaldım...
Gönlüne sağlık…
Şiirin sesi hiç susmasın...
............................................. Saygı ve selamlar..