Sen gökyüzün maviliği ben yer yüzünün maviliği
Hüzün kokmalıydı yatağım
Sen gittikden sonra ardın sıra Lakin Kala kaldı avcumda Biriktirdiğim onca yaşadığımız anılar Sitemler korkular ardı arkası kesilmeyen sorular Sanırsın yangın yeri Mahşerin ateşi dudaklarımı mühürledi Düşlerin azabı paralar ardında bıraktığın izleri Bertaraf edilmek üzere Bende bıraktıgın kainatın ezbere tuttukları Ne menzil yakın ve vuslat Havada uşuşan tozu dumana katan Aynaya bakıpta göremediğin Yeri göğü yerle bir eden Varlıgındaki yokluğun Tuz buz oldu Doymak bilmeyen nefsinin şehveti Bakan göz işiten kulak hisseden eller dile gelen dilin Kırgındı göçüp giden turnaya Göç eylediği zemheri ayazında Bir başka limanın kıyısında gün yüzü görmek adına Giderken hoşçakal bile demeden Bilirdiki pişmanliğinı azad etmek için Uçmalıydı ardına bile bakmadan Kanatları taşıyamayacak kadar kırılgan Nefesi aglamaklı Yerin ağır yükünü omuzlarına alıp Göğün üstünde rüzgarın esiri olmak Örselenen ağır veballerinde Bir sürünün ardında kanat çırpmak Takatı kalmayan yaralı turnam Nicedir göğün maviliği uçsuz bucaksızken Denizin maviliğini hiçe sayarsın Kaybolup gitmekti meğerse vuslat ın ınadına Paralamayasın cancağazım kendini Heder eylemeyesin paşa gönlünü Bir nefsi doyuramadıysan Bir nefesi terbiye edemediysen Sussan ne fayda uçsan ne fayda Kuş dilinde dile gelir Gökyüzün için yer yüzünde bıraktıkların İkimizde maviydik Ben acılarımı kıyıdakı kayalıklara çarpa çarpa acımı dindirdim Ben mutluluğumu serın suların ucsuz bucaksız kollarında aradım İkimizde maviydik Sen acılarını Rüzgarindaki fırtınanda esip savururken Sen mutlulugunu Yeni bir baharı yaşamak adına kanat çırpardın ardına bile bakmadan Oyyy hevalim oyyy sevdası yürekte saklım Günü gelmişti Susayan dudakların Başka limanin kayalıklarında dinlenmek için Soluk soluğa kalan suretini yerle bir etme zamanıydı Ey keskin bakışlı serseri sevdam Ayağına düğümleğim mektubum sana emanet Gittiğin yerde sır eyleyesin Kanadın altında göhsün çenberinde taşıyasın Ayakların yere değdiği vakit Kanatların kanat çırptığı vakit Yeri göğe emanet kıldıgın vakit Destur isteyesin gönül dergahından Sol yanın emanettir aldığın her nefese Nefsin ise suretinde saklıdır Haktan çok hak sunulmüştur Yeryüzünden gökyüzüne Borçluyuz gecmişimizdeki kudrete Zaman zamanın içinde Bizse zamana kuş bakışı bakar olduk Yerde ufalan sureti gökte devaynasında bakarmışcasına Ben suyun maviliği sen göğün maviliği Kavuşamak için dalgalarım şaha kalksada Kanadın kırılmadan diz cokmez dizlerin Yanı nicedir varlıgında yokluğun Beni nefessiz seni susuz bırakır Ben sığamadım yeryüzüne Dövünüp dövünüp durdum kendi kendime İsyana durdu yüregım ardına Bulutları hallaş pamuğuna çevirip Gözyaşlarımı tependen yağdırdım Akıttıığım gözyaşları Deryayı denize kavuşturdumda Alev alev kor eyledı akıp giden sularımı Halbura alıp tasıdıgım ömrüm Ne kefene sığarsın ne ele avuca Ardını temızlersınde Ömrünü akıp yitirirsin Niçeleri susuz gitti Niçeleri aklanıp paklanamadı Ben bilirim sır kapısıdır Susuz düşen Ali oglu hüseyin i kerbelada Şaadet neferini giyip şehit düşen evliyaları Masumu pakların huri pak sırrı hak olup Sırlar defterınde amel tefterine mühürlenmeye Ey nefsi hakkıkat alemlerin hakikati Ben denizimde nefsimi yuyarım Sen gökyüzde kanat çırparsın Ölüm ömürünün son nefesinde Gel eyleme kimseye minnnet Emanettir gönül gözündeki sevdan Zikreyle dilinle son nefesinde Var eyle hak kapısına Tavaf eyle bir gönülün gönül bahçesine Kul eyle sevdayı nakşettiren hüdaya Sır eyle aşku hüdaya Her hakkıkatte vardır bır nefeslık can Canı canda arama cana can olmadıktan sonra Can a can katma vaktıdır Bir yudumda bin nefsi sevabıyla günahıyla kabullenmeye Gel gönül dara çekilme vaktidir Hak lokmasında helalin haramın vebalini ödemeye Yeryüzğmün gökyüzğndeki umut kapısı Son umudumun son umut kapısı Güneş biz için doğdu bizim için batacak Şimdi ayrılık vaktidir Hoşçakal ömrümü emanet ettiğim aşkı ala Hoşçakal ardımda kalan canı cananlar Hoşcakal hoş ca kal |