Dilenci
Dilenci
Yürüyordum gök berrak bir Haziran gecesi Gördüm sokak başında kaldırım dilencisi Yanaştım ona doğru yavaşça usulcacık Dizleri bükük bükük ağuşu bana açık Urbaları çuvaldan pabuçları paslıydı Belli ki yüreğinde bir yerleri yaslıydı Seslendim haykırarak sesimi duydu dağlar Bakındı göz ucuyla bilsen yüreğim ağlar Hissettim duygusunu ürperdim elemimden Birkaç bin mermi yedim sanki birçok yerimden Bir kanlı yaş , dökülür manasızca tefekkür Sığındığın tenhadan asrın cehline tükür Alamaz tağutlara isyanını metelik Bir metelik ki üryan , sefil , libası delik Mırıldandı derinden bırak beni benimle Zaten keşmekeşteyim güldürmez kaderimle Gördüm bu dilenci de doymak bilmez huyumu Şeytandan daha melun nefse kul olduğumu Ey dilenci:Sen değil dilenci şu zevatlar Kurbanı katil sayıp kürk mont giyen avratlar Seni bu hale sokan yaban ellere inat Kurulsun mahşer günü ateşlerden bir sırat Paranın köleleri duysunlar sana minnet Heyhat asıl dilenme unutulmuş ahiret Kılıçarslan Gazioğlu |