Geçmişin haramzadesi
Mil çekilse Milim milim
İlmek ilmek işlense Yudum yudum içilse Dirhem dirhem dökülse Usul usul adım atılsa Pırıl pırıl parlasa Uçun ucun sökuülse Katmer katmer katlansa Oluk oluk akiverse Kim bilebilir Kim anlar Bunca dile gelenleri Bir avazda dile gelse Yürek puryan olsa Lal olan Dil dile gelse Ardında olmayanı Yüreğinde tasisan ne fayda Yani başında bulamadigini Yastigindaki yatana ihanet ettikeen sonra Elindeki kirini Sancılı yüreğe melhem çalışan ne fayda Ne maya tutar Nede alinyazin değişir Mabedin esir düştü Uckurundaki haramlara Esiri oldun üç dklik heveslerine Sonra bir sokak başında Kuytu köşede Başını iki elinin arasına alıp Hayiflanirsin Sahip çıkamadığın sevdalara Mutsuzluguna ortak ettiklerini Mutlu mesut gördüğünde Parçaların tutuşur Kim vurduya vurdukları la Göz göze geldiğinde Her köşe başında Bir yosmaya el sallar Şehvetli arsizligin Sonra Ardına bakmaya korktuğun geçmişin izleri Gelecekde önünü göremez olduğunda Başkalarının ocaklarına Cehennem ateşini düşürüp Ardına bakmadan kaçan hadsiz Sen sanırsın sevda dediğinde Dilsiz şeytan dile geldiğinde Kirbacladigin sırtını sivazladigin Gönül meynanene Eşlik edenler Seni mutlu edecekler Ne ektinki ne bicesin Ne verdin ki ne alasın Ne gördün ki ne göstersinler Ne yazdinki ne okusunlar Ne anlattın ki ne dinlesinler Izdırap dediğin sırtını sivazladigin Serefsizligin Yakindigin Mesebindeki inkarzadeligin Bekledigin Hadsizligindeki cesaretin Şimdilerde bu şehir Bu kadar vurgunu hak etmedi Şimdilerde Köşe baslari bu kadar işsiz değildi Şimdilerde El attığın cebin bu kadar boş değildi Anlayan atı aldı Üsküdari geçti Emin onu beylikduzu sultan beyli fatih Siginamadigin bu şehir sana dar gelir Sahi hangi göl başı sana mezar taşı olur Hangi deniz carsafindaki pisliği tutar Sığıntı gibi yaşadığın sokak ucubesi Kactigin bu şehirde Boyunun ölçüsünü Arsin Arsin kestiler Limanında nefessiz kaldığın Suyunda susuz boğulduğun bu şehir Kaldırım taşlarında medet umdugun Onca pisliğe bulasip Sokak sokak racon kestigin bu şehir Şimdi yüzüne tükürür yağmur misali Nimetten saydığın suretin Bir bir karşına cikiyo El uzattigin her vebalde Tek tek pimi çekilmiş bomba misali Koynunda patlayacak Sırat köprüsü dardır geçilmez misali Kefenine cep işledim İlmek ilmek Her hatunla halvet ettiğin isimleri Burda yıkanan carsafini Yarın musalla taşına sermeye geldim Sen halen buram buram sevda dersin Bense dirhem dirhem ah derim alçak derim Sen yandigin yangında har ararsın Bense koynumdaki yanan yangının küllerini Adım adım ocağına serperim Sıra sıra gelir bu ızdırap İlk içini kemirir Sonrası pişmanlık En son nefesim tükendi dersin Ama Bitmez bitemez Senden var olmayanlara Oksadigin her basın Oksayamadigin evlatlarinin baslarini Sofrada kellelerini kesip dogranmadan Kan kırmızı şarabı içip sarhoş olmadan Basın dönüp gözün döndüğünü inkar etmeden Kızılcık şerbetini içip vadeleri tatmadan Evlat sevgisini inkar edip Sevda uckurunda boğulmadan Bu bozuk dünyada Bu naletlenen şehirde Un ufak olmadan Namusunu üç kuruş uğruna satmadan Harama boyun eğip el açıp dilenmeden Salınıp gezmek dillenip susmamak Gittiğin yolda düzen tutmadan Çarkını kırdığın bu şehre Sen kar yagdirsan neye yarar Güneşi aya çevirip Geçeni gündüzden sayıp Yıllara meydan okusan neye yarar Barindirdigin sevda Bagrindakileri söküyor Heybendekileri un ufak edip Namerde muhtaç eyler Carsizligin dermansız ligin Muradi gözünde bıraktıklarında saklı Sen kırk kilitte vursan Kırk kurbanda kessende Ölümune sebep olduklarına Kendini kurban etsen de Sevabın günahından az ise Sevdan uğruna ocaklar yiksanda Bulamayacaksın Bu dünyada Günahlarını sevaba donduremeyeceksin Ve ardı ardına musibetler siralanacak Sinanacaksin Sevdanla Evladına Atanla Ananla banala Sonra ise Kendinle Sinandigin da Kolların düşecek iki yanına Pimi çekilmiş bomba misali Kuruşuna gerek yok Tetigin namlusunda arsızliklarin Bir kurşuna kurtarmaz İçi dolu bombayı Kursagini doyurduklarini Haraminla delik deşik edeceğin cusseni Kim vurduya gitmeden Geri sarima başlayan Varlığını Muhurleyip Bir asrı geride bırakacak Senden geriye kalanlar Sensizliginle taclandirilacak Muradi gözünde kalanlar Bayram sabahı misali Mateminde davul zurna ile Mezar taşına çivi cakacaklar Ah derdi dermansiza uğrayan Geçmişin irinli yarası Sev sevda diye yan tutuş Kavuşmak sana vuslatta Yarının yaralı bereli Beklediklerin belli belirsiz Aklını başından alsa da Yaşadıklarını Yaşamadan Ölmek yok sana bu yolun sonunda |