Serçeşme
Zordu gecen yılların izlerinden kederlenmemek
Ah zamanın kırılan çarkı Ne vakittir günden geceden aldıklarının Zevki aleminde geceni gündüzüne kattıgın O yıllarım ın pervanesinde dönüp durdugun Peri pasalının baş kahramanı Kül kedisi misali üstün başın toz içinde Yara berelerle ufalan körpe gözbebeklerinden Akkıttın inci tanesi gözyaşlarinin Başı boş prensi Ne vakittir avuttugun gönlünü Bir zevki alemlerin sarhoşluğunda Nefsinin her neferinde yerle bir olan Korkak ürkek yürekleri Mezar taşı dikilmeden diri diri Ölmeden son perdeyi aralayan şeytan tüyü Mihirin dara düştü parmak izilerin alın yazısı Karalanan çarşafı kanlı ellerinle Çamaşır ipine serdiren serseri zaaat Zay eyledin gel beri bu devri alemden Divitin ucu kırık mürekkebin rengi bozuk Defterin sayfaları darma duman Kara kaplı defter kan kusar Hele ele avuca sıgdırılamayan ömrüm Nicedir kaç sayfasında pişmanlığın azabı yakıp kavuracak benliğini Ey ömrü heba ettiğim ömür törpüsü Kaçtıkça kovalrmı beller oldun Gecenin gündüzünde gündüzün gecesinde Aydınlıgı karanlıga boy gösteren gölgen Sırrı hakikatten sır eyleyen suret Ben giderim ardın sıra Gitmeye gönül riza göstermez Kalmaya içim el vermez Kaldim mi mantıkla gönül arasında Acıdığım kadar acınacak hale gelen 35li yıllarımın geride kalan izleri Ne cocukluguma Ne geclıgıme Nede caliğime Boyun eğdiremediğim boynu bükük Yetim düşlerimin baş kahramanı baş tacım Bir yudum suya hasret kuruyan çatlayan dudaklarım Elimi ekmeğimi bölüştüğüm nefsi alemim Her günün her zamanını çarpıp böldüğüm Sonucu sana çıkan çıkmaz yolum Perperişanım serçeşmenin gönül gözümün göz nuru Parmağındaki nakışlanan yüzüğün başyapıtı Eşi benzeri nice olup lakin sıradanlığıyla göz kamaştıran Aslan kıralın aslan oğlu Yere göğe sıgamayan pehlıvanın heybetlı baş yapıtı Dilim damağım kurudu Yanan çırağın aydınlık yüzü Gönül heybemde sanada gülbenk duası naksedildi Kor ateşlerin yanan diğer yanı Bir mezar a sıgamayan suletin Bir kapı ardında taş duvar mekanındır artık Nicedendir durulmaz sular coşar çaylar ırmaklar Kaldır başını devşir o bakışlarini gözlerimden Gözbebeğim görünmez nicedir gönül gözüme Emaneti boynumun borcudur gönül haneme Haram bildim verdiğ elden el etek tutalı niceden Zemherinin kışında buzlu yollarında Sonbaharın umutsuzluğunda Yazın kurak sıcaklıgında Baharın dört mevsimindeki zerduşluğunda Çalınmaz kapım sorulmaz halim ahvalim Oyy ele avuca sıgmatan pişmanliklarim Zaman nicedir yelkovanla sanıyelere bölüneli Kırılgan yüregım ardın sıra tıktaklar mazimın kapısını Açsam ardına kadar kapılarımı Gönül hanemin ne dumanı tüter ne ışığı yanar Perdelerı olmayan dört duvar yarı çıplak ardında Ya ne demeli kapı eşine Her gelen paspas eyler gönül hanesine Kirlenen umutlarıma kirli ayaklarınızı silip süpüren sefiller Ser sefil bellediniz hasbıhal ettiğim ömürlük sevdama Ey benim paşa gönlüm Neferin nefsine yenik dütü Her gideni affeden iyimser saf sersefil Ardınızda kalan tek pişmanlıgım Sahiplenipte sahiplenemeyen Düşünüpde düşünemeyen söyleyipde dile gelemeyen Hissedipte hissettiremeyen Pişman olmayıp pişman ettiren Konuşupta kendini sus pus eyleyen Kem gözlü kalemder bakıslı yarim Kokun tenıme emanet Sözlerin dilegelemeyen yanlızlıgıma sebep Korkularım yarınlarımı talan edmekte Şimdi nasıl dellenir durursun Elimdeki avcımdakinin tek emanetcısi Ben gideeim ardın sıra Ardına boynum kıldan ınce Müşkülüm mülke daldıkca çogaldı Sefıl hırka gıydım benım neyime Dogru bıldım yanlışa heba olan ben Neyın kacı işledi hancer gıbı ömrüme Kaç taş su sayılır ardımda araladıgım sebeplerime Ben giderim ardından dur durak bilmez gönlüme Yedin hak denilen lokmayı Hakki tala ardında helal gecıt vermez sürat köprüsüne Aynaya bakacak yuz kalmadı Elimde avuxumda bir damla kalmadı bir vefasız ugruna Şimdi pişkin pişkin kullanılan benliğime Bir çermede taktıysan yürüdüpüm yollara Gözüne dizine dursun vazgectiğim onca gerçekler askına Yaktıgın yangında yara alan yar Helal lokmamda haram a el uzatan sevdam Dogru yolda yolumdan eyleyen yanlış yollara savrutturan nefsin Ne gözün doydu ne nefsin son buldurdu Ucun kuşlar uçun Uçuşan yıllarımın kanat çırpan azabı Asil duran yakışıklı adam gibi adamım Sahı sen bende neydin Dinim imanim varlıgımın yoklugu Ezber tutan yeminim Helalim ürkek korkak yıllarımın şahidi İlk nefesimin son emanetcısı Sabahın aydınlıgı gecenın ayışıgı Umudumun elcısı mutluluğumun göz kırpan kipriği Pişman olmadan gülümsediğim gülen yüzüm Sahi sen bende neydin Korkak yüreğinin 18 lık delikanlısı Oynaş tuttugun nefsinin amadesi Cebinin sadakası ömrünün bahnesi Nefsinin harami yıllarının kazıntısı İşine geldiğinde kapı çalan topmagı Nefsin yenik düştü durulan suyumun son damlasına Al aşşağı ettin geride kalan yıllarımın hatrına Şimdi yakana yapıştı vebalim Sövsen ne fayda söz versen ne fayda Halim ahvalim haram kıldı 4 kapının 40 makamına Ardın sıra kurban kessen ne fayda Candan ileri kurban bulamadım ne çare Sevda ugruna serden gectın ne fayda Ömür nefisle nefse yenik düştü ne çare Bir yiğidin ugruna ömrü tükettik ne fayda Canı canana can emanet etsek ne çare Bakan göz gönül gözüne değmedi ne fayda Şimdi gitsen ne fayda kalsan ne çare |
Yüreğine emeğine sağlık
____________________________Selamlar