HoşçakalYaşamak için kendime ve gözlerine susmak için kimsesizliğe sunduğum umut düşlerimi yok etmeye yetebilir miydi? ölüme bir nara atacak kadar heybetli ve kendine zinde, yürürken yolda şiir söyler içinden yıkıma hasret kalmış bir enkaz... sokak acıyor her adıma dokunsalar ölmek istemeyecek papatya bu düşte dokundular sana hiç yarim olamayan bir masalın yanlışı ilk cümleye yanılgıyla başlayan bir şiir seni konuk edecek kadar yabancı elem yine ellerimde saklı gizli kanatlarım,ruhum uçurum itsen düşmeye küser yüksek çok yüksek bir acı... yakamoza meyhane oluyor deniz güneş vursa yüzüne,gece küserse adama arasına girersen akşamlarımın kara yüzümün karanlık acımsamalarıyla irkilirsen ilkin gelmezsin,öykündüğün hayat öldüğün hayat olur ecrin mükafatın en soğuk duvarlarında en sıcak akşamına uyanırsan beni hatırlayacak bir yalan uydur geceye bir kez daha ölmeye yaşamak diyelim, sonu uçurumsa şayet gözlerinin tebessümlere gece diyelim, siyaha matem. uyanmak özgürü bir uykunun en suçlu rüyası sensin hoşçakalın en ağırbaşlı haliyle yok oluyorum sana gitme,hoşça-kal. |
Selamlarımla.