Ah Ellerin!Susan zamanlardaki varlığın olmadığın zamanlardaki hiçliğim de öldü saatlerim gece gitmez sabahlar korkulan mecburluklarda kaldı yine gidişini aldım onu hayatımın baş köşesinde umutları yalnızlığa prangalayan karamsar bir şairin ceplerine koydum ellerim üşüdü... Küsülen yarım kalmışlıklarda adından çıktığım yollar vardı ve senin karanlıklarında yolun sonu hiç görünmedi karanlık oldu tek dostum aydınlık diye benimsediğim yarınlarında dünlerin saat bilmezliği ve seninle geçen her anın yadı ah ellerin! şimdi hangi diyarlarda gözlerinde kayboluyorum? ağlıyor musun sende dışarda yağan yağmur gibi? ben de çok özeniyorum bulutlarına, ah ellerin! gitme kal susuşlarımda... Şimdi susuşlarının özlemleri bile var be sevgili korkunç dakikalar geçiriyorum yazarken ama silerken gönlüm ölüyor ölü bir gönülde hazan aramaya kalkıyorum gözlerinden düşen yapraklar mezar taşımı süslemek istiyor şimdi yeni bir bulut yanaşıyor gökyüzüme ağlamak istiyorum oysa ölüler ağlayamazlar, Baksana! gökyüzümde aydınlık ne kaldı ki? ah gidiyorsun şimdi! ölüm gibi tatsam ruhumun zihiri korkaklıklarından kaçsam bileklerine ve tutsam yine sen diye sensizliği bu sefer atlardım herhalde gönlümün mezar taşlarından içeri... Uçurum gibi bir şeydin ama düşecek bir boşluk bile yoktu hayatının yaralarından içeri. |