B A H A D I RŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dünyadaki her halin, gidişatın, zorlukların, hastalıkların ve şifanın bile bir hikmeti ve derûniyeti vardır ki, onu ifade etmeye çalıştım.
Derse bir hekim, “Nasılsın bakim, daha dahadır…?!” Yalnızca bir “Elhamdülillâh…” der yiğit bahadır “Canım, orasını anladım…!… Daha, daha…?!” derse, Konuşma hekimle hiçbir sahadan bir dahadır… Devâların başı yaratana hamd-û senâdır Hamd-û senâ edemeyenin her hâli fenâdır Fenalaştıkça artar isyanı o enayinin Girdiği çark girdaptır; o ne fena bir belâdır. Gel vatandaş, bahâya gel! Bahâ ahadır…! Derlerse inanma, o bahâ nâ bahâdır Bir tür geceliktir o bahâ eninde sonunda Ki, onun da sonunda giyeceği sabahadır... Öz konuşur dâhî; çünkü konuştuğu bahâdır Az konuşsa dahi, dünkü konuştuğu ahadır…! Çünkü ter-û tazedir, üstünden bin sabah geçse de, Değerlenen hak bahâ ki, daha, bin sabahadır… Herkesin sabahlığı vardır gardrubunda hazır… Giy dur sabah-sabah, akşam-akşam… ki, bedavadır Cardiyeliye ne gerek…? Mardiyeliye(!) gerek Yusuf’un gömleği gibi görülecek dâvâdır. Ne gömlekmiş ama…?!... Card… diye de yırtılmaktadır İçindeki, köle diye ucuza satılmaktadır İçi dışından bahâ, dışıysa içinden bahâ Diyeyim daha… İçi zindana atılmaktadır. Nasıl bahâ…, demi ama?!... Bahadır zindandadır Onu zindana attıran Züleyha mendamdadır A be Züleyha, o iş öyle kolay ha…?!... Bekle, gör…! Bekleyemezsin… Senin gibi güzel meydandadır. |
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..