HANİ SEVDA MİHENK DİHani sevda mihenk di hane sevda gök kubbe Düşünce bir gönüle yakıp kavuruyordu Sevda yâr’e adakdı aşk sevgiliye hibe Hani tüm yaraları şefkatle sarıyordu Ne hikmetse gülmedi aşka düşen kim varsa Mecnun’un çektiğini varıp da biri sorsa Hani Züleyha idi Yusuf diyerek yanan Ömrünü harap edip bekleyip kutlu günü Nedamet hırkasını giyip kadere kanan Unutarak günahı geçmişten kalan dünü Mısır’daki zındanlar şahitti o çileye İhtirası uğruna reva olan hileye Hani azmin zaferi hani Veysel Karani Dilden dile dolaşan verdiği sözün eri Gül yüzü hasretiyle dolup taşarken canı Katlanıp o özleme yola vurarak seri Tüm hevesle varıp da gül yüzü görmek vardı Düşleri yıkılınca gözünü yaşlar sardı Hani bütünleşmekti ölümüne tutuşmak Kor alevler içinde Kerem olmaktı Kerem Memin ruyalarını Zinin ruhuyla aşmak Dokunmadan yarine sonu hastalık verem Ümidi tükenince ateşlere yürüdü O eriyen bedeni omuzlar da çürüdü Hani pak bir sabinin kundakda ki bakışı Yedi veren gül idi kızıl yapraklı yonca Çeyiz sandığında mil al yazmanın nakışı Meşke salarıdı ruhu kokusuyla dolunca Koca dağları deldi ulaştı hak menzile Şirin diye can verdi destanı geldi dile Hani Mezopotamya yitirilmiş ütopya Semalarında uçan kekliğe benziyordu Fırat’ın akışydı Dicle’ye misli kopya Duru duru akınca rüzgarla azıyordu Hiç olan bir kültürün adıdır geri kalan Kitaplar sayfasında bir kaç sayfa yer alan Mehmet Kılıçel |