FİRARİ...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bildiğim ne varsa unuttum ki mecburum buna. Kıyasıya seviyorum…ne var ne yoksa…varlığın dokusunda örtündüğüm cümleler. Unutuyorum her şeyi ve yeniden doğuyorum ne zamanki yolum kalemle kesişse. Kendime muhalifim aslında en çok da kendimi seviyorum bir o kadar kınıyor ve yerden yere vuruyorum. İyi. Güzel. Sevgi. Ve yaşama sevinci… Hüznüme sahip çıktığım kadar mutluluğa sarılıyorum. Varlık çelişki yüklü bir o kadar huzurlu… İşte; yazma sebebim. Sevginin izdüşümü ve inancın ve umudun. Sevmek bir suç olmamalı. Tüm sevgimle.
Büyülendiğim yalın düş’ün uhrevi yolculuğumda
Gönül koyduğum kadar yalnızım Hüzün coğrafyasında; Elemle edimlerin toplandığı Basit bir gölgenin bile nifak sokmaya kadir olduğu Kayıp yolculuğumun tek mirasçısıyım. Aklım sıra erdiğim ereceğim; Sehven yenik düşsem de Esefle sevilmeyi düşleyeceğim Sıra dışı bir menkıbe içimin rotası. Tezat gerçeklerin ihlali; Düşlerin sektirdiği bir namlunun ucunda içimdeki Hayallerim Hani; deli fişek kelamın Sunumunda, ihya edilesi yüreğimin de infilakı adeta Boylu boyunca serildiğim o beyaz örtü Tıpkı içimin titri; Yerli yersiz bir yenilgi Ansızın tekleyen yürek sesi Fiilen yaşadığım Manen öldüğüm Ucube bir delikte Dirilmeyi temenni ettiğim ölümün kokusu… Burnumu yakan cehalet Dünümle yarınım arasında sıkıştığım Kim bilir hangi hayale ve mağdur sona delalet, Düş cambazı bir iklimde Akla zarar bir ritimde Bir çarpan bir duran Kayıtsızlığın ritüelinde Tepe taklak olduğum kadar Karalar bağladığım minvalde… Bir ölçüt belki sıra dışı; Bir sunum adeta hak ihlali Hatta efsunlu bir yok oluş Galip gelmenin dokusunda Gaipten gelen bir sesleniş vuku bulan Hayali fener izleklerin kesiştiği Ruhun penceresinde Gamsız o baykuş asla dokunmadığım kanatlarında Titrek bir yürek çarpıntısı Ne de olsa canlı ve rahvan gölgelerin insana ödettiği bedeli Sorgulamadan Yine de sonlanmayı talep eden bir nifak. Zaman aşımına uğramış olmasaydı keşke İçimizdeki mutsuz çocuk Öyle ki; Seyrelen zamanın her kapalı perdesi Yarınla mutluluğa nifak sokan hazin bir serzeniş: Bazen göğün temennisi Bazen soluk neferi yüreğin açmazların Fevri sancağında Feyiz aldığımız gönüllerin baş tacı Her sevgi zerresini serperken yere göğe Sığamadığımız kadar heyula evrene Ah, bir de solmasak gün bitiminde… Hani, o hanımeli Hani gecenin sefası Süklüm püklüm de değil asla yüreğin hülyası Ne için ne için bunca sitayiş? Altı üstü bir fani bir de sevip sevip yenildiği Göğün en mert neferi Arzı endam eden Aşkın himayesinde; Gelip geçici bir heves de değil çağrısı benliğin Aslına biat bir kesir Yine varlığın teklikle imtihanı İnsan düşmüşse bir de tuzağına aşkın Mabedi varsa yoksa kayıp ruhunda Taklalar atan duyguları Matemin de esaretinde Çatık kaşlı bir efsane. Ne laneti ne hüznü kanıksamış; İhya etmiş bir kez tüm asaleti ile Mağdur ve mazlum gölgelerin uğruna Ateş açtığı çatısında sefaletin, Cefa yüklense de zaman zaman Sür git kudreti sevgiden mütevellit O tetikleyici sanrı. Aşkın manzumu Yüreğin kibri dokunulmazlığında Varlık kadar temenni yüklü bir cihan daha saklıysa Aşka biat bir rüzgârı baş tacı edip Çalıntı bir kabri sunmuşken Firari duygularına… |
Yorumunuzun duygulara yakışır biçimde olması gurur verici…
Şiir sev, Şiir oku, Şiir yaz...
..................................... Saygı ve selamlar..