YAZGI...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Tembihlerken yerli yersiz Serzenişin minvali içine düşülesi yadigâr yıllar: Zaman, münferit bir sancı yalpalayan Ekseninde noksan hayatlar Beylik bir sunumla aşka biat Yürüyen gölge Efkârın yörüngesi yerli yersiz şaibeli zümre… İçin utkunda Belki yalnızlığın şerh düştüğü O anlık ikrarla Soyut bir resim babında övünen tecelli Zaafların esintisinde Yılgın bir çehre Boykot ederken kendini bilinmeze. Hoyrat fırtınalarda kundaklanır sessizlik; Yalın seyrinde ömrün Tembih eder gaipten gelen fısıltı. Verilen hükümle darağacına asarsın İçindeki hezeyanı boylu boyunca: Zalim bir gölgeden alıp da sana düşen payını Seğiren hükümlerde Civcivli bir yalnızlık ifa olur Zemherilerde kayıtsız varlığın dona kalır Ve bir şiir vakti düşer payına Gözlerini alamadığın ölçüde Palazlanır heceler. Bağnaz yürekte kopar kıyamet Sefil tınısında ömrün Bağrın yanar ansızın töhmet altında. Kuşanır gece zırhını Öykünür cümleler fıtratın gizeminde Kuluçkaya yatan acının da elbet vardır erbabı. Yüksündüğün kadar kendinden; Gözlerinin feri yenik düşerken aydınlığa Bir kör hece ihlal edilir o kör kurşunla Iskaladığın zamandan çalarlar adını ve şanını: Nükseden bir terennüm kucak açar geleceğe: Bariz yanılgıdır sevdiğin her yürekte Kurşuna dizilen mağlubiyetin, Hele ki aşkın tokadında Bir sefil notadır Son bildiğin her sanrıyı Çalarken hayattan. Sefil varlığına dokunur yerli yersiz Afakî bir bulut kadar kaygan Olsa da alnının akı Karaya çalarlar masumiyeti Bir çocuk kadar umarsız olabilsen keşke Şivesi olmayan hüzne iğneler batar Korun dibinde Közün içinde Yalıtıldığın kadar gerçeksindir Bir de yanılgı yüklü boyutsuzluğun Efkârı dolar içine şafağın bilinmedik hezeyanında Öykü dilinde bir ömür dilediğin de mi yalandır? Hakkın gözünde bir aciz fani: Tüm zararı kendine Hele ki noksanlığını bir bir ifşa ederken Sevdiğin kadar sevilmeyi asla talep etme. Hangi notadan kaydıysa o yıldız İçindeki şarkıyı saklı tut sen yeter ki Afakî gölgelerden elini eteğini çekip Sahip çıktığın sevgine Aitsin aslında içindeki ışığın kozasında Sen ki en münferit hece Evrenden alacaklı… Kuytuların çığlığında, dolduruşa gelen İhanet benzeri bir metanet yüklenip de zaman Hoyrat bir kancada takılı aklı şeytanın. Muhteris heceler kınından çıkıyor teker teker Yalpalayan ayaklarında şiirin Başına örülen çorap mı da çok dar Ağzıma alamadığım söylemlerde ölüp kaldım bir anda? Bir mihrak adeta; Yalıtılmış bir kuş, zamanın dokusunu delen O çırpınış. Yarım ağız bir mutluluk ötelenen Kusur addedilen benliğin de infilakı Her halükarda yanılan bir ritim Kazan kaldıran duyguların ikbali: Bir satırdan diğerine kayan yürek izi Ve telaşı yürekten kopan kayalarda Ağır acıların altında kalan O yazgı. Yükümüzü heba edelim, haydi Ve dökelim içimizdeki efkârı Bayat bir sevince banıp da başımızın tacı Her menfi duyguyu öğütelim aşkın tekerinde Ya da mihrabı öykündüğümüz sevdaların Düşmüşken diline eşrafın. Mütereddit ruhun uyuşuk hüviyeti; Dolu dolu geçen yılların Boşa düşürdüğü bir vatandaş kadar Derbeder bir iklimde Sona nifak sokan Yeni bir başlangıç Çürüyen ve esneyen iç sesin Kayıp siluetinde Batıl bir rota Tümden gelen nidalar. Zaruri olsa olsa Zemherilerde ölmeyi yeğlemiş bir şarkı Varsa yoksa. Zamanı mühürledik, sevgili: Beyhude zaafların yankısını duymadı evren; Göğe kilitli gözlerin ferine yenik düştü doğa: Yerli yersiz bir sevinç çığlığı Aslında yok bir aksanı zamansız sevdaların Ve reşit bir ölüm dillendiren Coğrafyası ruhumun Nasıl da tezat geçen zamana. Öykündüğüm minvalde Koyu bir leke Damarlarımdan pompaladığım Kan benzeri hüzünle yıkanan kelimelerimin Sileceği zaten yeni kırıldı: Vakit; bu vakit Peygamber sabrı bir hükümle Eledim içimdeki zehri Aşkın kutsallığında Donandım ve ihya oldum Zamansız sevinçlerimin kulağını çekerken Fısıldadığım son sözcük Sadece Tanrının bildiği. |
Emeğinize yüreğinize sağlık
Beğenerek okudum mükemmel di yine
Selamlar saygılar efendim....