Bana şöyle bir bak diyorsun
Bana şöyle bir bak diyorsun.
Neyine bakayım lan ben senin? Gidişine mi? Beni aptal yerine koymana mı? İçimden en güzel yanımı götürmene mi? Sana ettiğim dualara, kurduğum hayallere mı? Neyine bakayım lan ben senin? Ulan bir hoşçakal’ın, bir eldeda’n bile yok. Neyine bakayım ben senin vefâya da veda etmişsin... Bana şöyle bir bak diyorsun... Nasıl bakayım gözlerimi yerinden sökerken. Nasıl bakayım? Sularını okyanusların sömürdüğü ağlayan bir deniz gibi mi? Annesini yitirmiş nemli gözlerle ağlayan bir öksüz çocuk gibi mi? Mil çek gitsin gözlerime. Nasıl bakayım ben sana? Geçti mi sahi içimizden bir aşk? Su gibi aktı mı bu aşk? Paylaştık mı sahi seninle aynı havayı? Çektik mi içimize çayın, ekmeğin buğusunu? Sildik mi bir pencerenin buğusunu? Yeri geldi gözlerimizin buğusunu? Bölüştük mü seninle bir simidi, gofreti? Bir sonbaharı... Oturduk mu seninle hiç mevsimlerin eskittiği bir park kanepesinde? Hiç öpüştük mü? Korkarken elimi tuttun mu bir sinema seansında? Sahi geçti mi bu aşk bizden? Bitti mi bizim mevsimimiz? Hiç eylül yaşamamıştık seninle oysa. Ve girerken şimdi eylüle sen gidiyorsun. Raylarından çıkıyor şimdi gözlerim. Bana koştuğun tren istasyonlarından otagarlardan gidiyorsun... Bana şöyle bir bak diyorsun... Her türlü bakışının tarihini bilirim de ama kesişirse bu bakış mührünü yer gözlerim... Elinde eski bir bavul, yüzünde daha eski bir hikayeyle gidiyorsun... Ve bir tren geçiyor sanki o ara tıkabasa hüzün yüklü gözlerinden üzerime. Bu ne bir evrim, ne devrim. Ne de bir darbe... Bir vurgundan da acı bu... Bana şöyle bir bak diyorsun... Sana kaç defa baktım lan, sen biliyor musun? Öyle güzel gidiyorsun ki vedasız bile giderken... Bana şöyle bir bak diyorsun vefâsız bakarken... Şöyle bir intihar et dercesine... Bana şöyle bir bak diyorsun... Bana öyle bakma. Git..! |
güzel bir paylaşım
sunumu okudum
hep gerçekleri anlatan
kutlarım saygı değer kalem