bir çaresizliktir artık taze uyku rüyası sen hiç uyudun mu, kaç gece içerir bir darağacının dehşeti garip ve sonsuz geçen ürpermeler kaç gecelerde mermi sesleri…
*
uyandığın vakitler uzun kabuslar görüyorsun bir çocuk oluyorsun , gözleri alçak duvardan sarkan incir dallarında, incirin vaat edilmiş lezzetlerine doğru yapacağı hücumu düşünerek tıpkı senin düşündüğün gibi
*
incir dalından sarkıyor kurşunlar kurşunlar bir elden , eldiven gibi giydirilmiş incirin kabukları
*
bütün adreslerin çoğu yanlış eylül sonu sabahı bütün sokaklar bir fırın ağzı gibi insanı kapıyor, çiğniyor, yutuyor ara yerde bir gölge parçası, sığınıyorsun… bir yol ağzında serince bir nefes sonra hayatın hafifleşiyor bir kurşun sesiyle…
*
kim bilir, belki de savaşlar hiç bitmeyecek düşüncesinin azabı bile sokaktan sokağa yayılacak bakkallarda , kahvelerde kulaktan kulağa felç inecek senin beynine pencere kenarlarında , odalarda, kapı önlerinde alnındaki terleri ,kara yazgın diye sileceksin…
*
yol ortasında toza bulanmış çocuklar kaçışıyor aç kapıyı bezirganbaşı… çocukların hepsi üstleri başları perişan daha evvel aynı türküyü söylerken sen aynı oyunu oynamışlardı… yine kaçışmıştı mermilerin önünden çocuklar…
*
her şey, her irade değişebilir değişmeyecek olan kurşun sesleri ve sen sokak sokak kaçışan … birkaç silah sesi … ölenler var… küçük taş lahitleriyle yan yana uyuyanlar…
*
her ninninin dizinde milyonlarca çocuk başı, çocuk rüyası var.. her tarafta savaş uçaklarının bombardımanı her barut fıçısının üzerinde bir çocuk resmi … türkü; eski türkü ,hikaye; eski hikaye , sen aynı sen… barut fıçısı üzerinde hayat devam ediyor.
*
çehresi delik deşik evler arasında geçiyor zaman perişan mahalleler, yoksulluk ,fakirlik diz boyu etrafta bir yığın hasta yüzlü insanlar herkes yarını, büyük kıyameti düşünüyor ve sende…
*
tek bir silah sesi, tek, kuru, hatta akissiz bir ses sesin arkasından yokuş aşağı koşuşanlar ses isli bir fener gibi çılgın vuruluyorsun … gölgeler büyüyor, küçülüyor rüzgarla kısılıyor sesin, sönecek gibi oluyorsun bir annenin çığlığı , rüzgar sesine karışıyor…
*
şehirler yangın yeri sanki kızgın bir yanardağın lavlarıyla kavrulmuş hava kızıllaşmış ,göğün altı kıpkırmızı sonra kızıl kızıl şarapnel parçaları bendini yıkmış sularınkini geçen bir uğultu gökyüzü her türlü süsten bir mahşer yeri bu senin mahşerin…
*
hafızalarda gerisi gelmeyen kaç hayal var kaç çocuğunun ölüsü üzerinde sızlayan kadınlar elinden sıkı sıkı tutmuş… hala avuçlarında kaç gözyaşının sıcaklığı kilitli seni ısıtacak kadar sıcak…
*
umutlar daha kapalı savaşzamanlarında solgun, erimiş, hapsedilmiş gözyaşları kim bilir nerelerden, hangi uzak dağların eteğinden, ıssız vadilerden, ağaçsız tepelerden kalma isli lambaların etrafına yaydığı ışık bu senin alaca karanlığın…
*
karanlıktır içini ümitsizlik, hınçla dolduran, farkına varmadan yaşadığın hayat, çok zalim ,anlaşılmaz kelimeler, cümleler dudaklarında sonra açık pencerelerden bir rüzgar kabarıyor, çarşaflardan yapılmış perdeler şişiyor, gürültüler daha uzak yerlerden … yerde sen…
*
çocukken içine çöreklenen meret bir zatürre bir yılan ki ciğerlerine sinmiş kökü sende ,söküp atabilmek ne mümkün gökten yalnız felaket bekleyen bir mahluk gibi her şeye küskünsün…
*
yağmurla ıslanıyor şimşek parıltıları kırılan bir camdan içeriye düşüyor yıldırımlar büyük bir şangırtı büyük bir yıkılış, büyük bir devriliş bu can çekişiyorsun…
*
daha evvel terk edenler gibi terki diyar ediyorsun…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
aç kapıyı bezirganbaşı… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
aç kapıyı bezirganbaşı… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Maalesef üstadım insanlar dünya döndükçe hiç baz geçmeyecek zulümlerden Huzur bulmayacak çocuklar masum yürekler yanacak Duyarsız bir toplum menfaatleri uğruna susacak haykırmayacak başkasının acısını Taki sıra kendisine gelene kadar Allah yardım etsin tüm insanlığa Tebrikler duyarlı yüreğine sağlık saygılar selamlar üstadım
Silahların gölgesinden kurtulsun artık çocuklar kan emici mandaların üç kuruşa satılmış hayvanların elin de esir düşen insanlar yetmedi bunca aldıkları canlar duyarlı yüreğin var olsun hocam selam ve saygılarımla.
..müthişti Redfer Hocam elbette anlatım tema tümüyle şiir ama orta-doğu odaklı yayılmıştı dünyaya masumiyetin ölümü insanlığın çoktan buhar olduğu biliniyor da kaleminiz teze dönüştürmüştü resmin bütünüyle cellatlığı//-çocuklar ve analar-yüzlerce yılın silemeyeceği derin travmalar..tebriklerimle kutluyorum...
yol ortasında toza bulanmış çocuklar kaçışıyor aç kapıyı bezirganbaşı… çocukların hepsi üstleri başları perişan daha evvel aynı türküyü söylerken sen aynı oyunu oynamışlardı… yine kaçışmıştı mermilerin önünden çocuklar…
Çocuk olmadan Çocukluğunu yaşayamadan Büyüyün çocuklar bunlar. Gül yüzlü çocukların elleri Kalem yerine silah tutmakta Öfke bürümüş gözlerinde Dehşet dolu bakışlar...
Ne yazık ki böyleler. savaş çocukları da o masumiyetten uzaklaştırıp büyüklerinin izini sürdürmek zorunda bıraktırabiliyor. Toplumsal, düşündüren düşündürürken de biraz dürten dizelerdi. duyarlılığınızı gönülden kutluyorum... Günümün şiiriydi. Saygımla...
yalan. acı yüklü. zararsız oysa varlık. hicap yüklü bir hiçlik. şiirin sunumu ile duygularımız çağladı ve düşündük ve niyet ettik ve dualarımızı dillendirdik.
Aşk için dünyada yanar gönüller
Sevdalanır gönül söylenir diller
Bu hayat böyle biter mi bilmem
Yazıyoruz ÜSTADIM
Hislerimiz ne derse
Yazmak duygusal adım
Aşık gönül ne derse
Tebrik ediyorum ÜSTADIM
Başarılar diliyorum
Kaleminiz susmasın
Her daim hakikat yazsın
SELAM VE DUA İLE