DALINDA KURUDU TÜM BULMACALAR
seni yazamadım
sis çöktü bakışlarıma göz yaşlarıma sis çöktü ne ellerinin sıcaklığını hissettim ellerimde ne tenin özdeşti tenimle sürüldüm penguenler ülkesine ve küskün bırakıldım senelere haramiler kuşatırken efkâr saatlerimi bileklerimde hasret prangaları vardı hatırla uygunsuz rast geldi bağışla oysa; ne senaryolar sunacaktım sana ne animasyonlar şiirler yazacaktım saçının her bir teline bilmem ki; dişliler mi bozuk nesiller mi niye dönmüyor bu çark bu fark niye eşitlenemiyor bu gönülsüzlük niye hiç birimize yetmiyor ecel borusu öttürürken ömrümün kilometre taşlarını kimler alıp gitmedi ki başlarını baharlarını kimler alıp gitmedi hayat dediğin ne idi ki dayanmak değil mi idi tüm acılara ve giderken maniler söylemek değil mi idi güne bakanlara kaç mevsimi eskitim nefsimi az mı mahkum ettim dalında kurudu tüm bulmacalar ve bir şekilde derlendi damar şarkılar her kanatsız uçurtmaya kabir oldu ani düşüşler ne yılanları koynunda besledi bu göğüsler her gün bir yanımı söküp alır dün um günüm tepeden tırnağa ıslanır bırak martılar çalacaksa çalsın ıslıklarını ötsün kanaryalar sakalar içini döksün ateşlesin yürek yangınlar imi alsın götürsünler nal imi mıh imi feryatları mı |
kolay ögrenilmiyor ustası olduğun zaman
kolayca unutulmuyor
tebrik eder sygılarımı sunarım