Aşk Ateşten Yol
Cenge gider gibi sevdiler
Iki ayrılık tümleci oldu Som kahveli son bahar mevsiminde Laleliden cennete açılan kapılardaydı hepsi Bir tramway sokağında Yokuşu çıkmakta zorlanan Masum iki maske idi. Yola düştüler revan oldular... Tam inatla tutundukları dala bakıp Hayat ağacında masum meyveyi aradılar Şeytanın yaprakta gizlendiğini bilmeden Gençlik mayası tuttu onları Sonra ahu gözler öptü kirpikleri Sevda renginde koktular Ellerinde pamuk şekerler Her dem gizlenen Köprü ayağında Ay şavkında Hain tebessümler Yola düştüler viran oldular... Sürgün yediler Posta kararında Hilal ile güneşin doğduğu yerlere Tutsak ve hazin durdular Kader böyle imiş ilmek kokusu alarak Arşınlamak imiş sahte dünyayı Olsun tutundum ya ellerine Sevdanın adı mürekkep olsa Roman çıkardı sana bakışımdan Yola düştüler yârân oldular.... Ellerinde bir demet gül Kırmızı mor salkımlı evlere Adalar vapurundan ağlayan terkedilmişlere Hikâye oldular Okundular Sancılı bir ayaz ardından Kardelen kokuyordu tabiat Kar kokusu nedir bilir misin Tepeden tırnağa yaşamak varken Geceye küsersin gündüze ağlarsın Seni tanımadan önce vakitlerden nisan akşamı Çay demleyip evlerde milyonluk insanlara Hayretle bakıyordum Sonrası meçhul Sabah güneşi kaldırıp Seni buluyordum Virgül koyarak başladım hikayeme Noktasını sen tayin edersin Gidiyorum şafaklar boyu melteme Bir mavi deniz sen oluverirsin Aşka gittiler hezar oldular Birisi gitti rıhlet eyledi Hep yazar oldular .... Bir gün buluşmak dileğiyle bitti mektuplar Ne var ki ateşten gömlekle meçhul oldular Sevmek bir yol ise Dudağı kör kurşun Aşk ateşten bir bulut Susadıkça tabiat yakar Öptükçe kalbin kanar |