3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2135
Okunma
Zamansız vurdum kıyılarına bu kentin
Yarınları vurulmuşken düşlerinin coğrafyasında
Susar bu şehir;gerçekliğinde susar
Gecede soluktur ışıkları,düşlerini savurur karanlıklara
Uçuruma vururken kendini düşlerim
Kement vurulmuş sevdalara sualsiz
Ve bu kent dağıtmaz çocuklara umudu
Hasret kokarken özlemleri
Hele bir de köyleri gelir aklıma bu kentin
Aklıma gelir ki sorma
Yıkılmıştır sevdaları,umutları
Orta yerinden hançerli
Devrilivermiş yerlere dev bir meşe misali
Koynunda dağlarının
Harita bilgilerinde geçmez olmuş adları
...ve umutlarım devriliverir sağanağında esmer bakışların
Sahi Neydi Adın!
Kanatların çırpıyor mu hala
Derin vadilere yahut engin semalara,özgürlüğe dans etmeye
Düşebiliyor musun yollara
Umutların tutsakken gözbebeklerinde
Uzaksın artık uzaksın sevdalarımıza
Alaborasın kendi okyanusunda
Bense kendi gölümde sürgün
...Ve tatlıcı çocuklar tan vakti uyanırken bu şehirde
hamallar kaderlerine Arapça küfrederken
oruspusu gündüz tükürür sokaklarına bu kentin
Sahi Neydi Adı bu şehrin!
Yıldızlar umut vaat etmiyorken gökyüzüne
Ay aydınlatmıyorsa dünyayı kara gecelerde
Sensizliğin son baharını yaşamak
Seni sende yaşamak
Kuşatılmışlığa küfretmek geliyor içimden
Ve şehir içi arabalarının boyuna zırladığı dolanıp durduğu bu kente
Umutların o kadar uzak ki denizine
Nehir olup taşmaz kendi kendine
Sahi Neydi Adı Bu Yurdun!
Tasarlayamaz olurum uçurumları
Tenleri delip geçen yağmur
Mavzerin soğuk mermisiydi.
Susukundur bu şehir,gerçekliğinde suskundur.
Bense bir türkü tutturmalıydım,Richter ölçeğinde olmalıydı.
Başını çekmeliydi yaşam halaylarının onulmaz sevdalarıyla
Katmer katmer açmalıydı yeni güne tomurcuklarını
Umuttan tuğlalarla örmeliydi yaşamın sevgi kalelerini
Ve uçmalıydı kanatları çırptığı kadar
Özgürlüğe uçmalıydı nefesi yettiğince...