Onüçüncü Ay...
Yalnızca düşlerime giren
Esrik sevişmelerin kederi miydi Nedensiz ve sonrasız bir zamanda İntihar girişimlerinden geri dönerek Bizans’tan kalan düşler miydi İtip duran benliğimi Rumuzun sıkışıp kalıyor sonra Adı gerilerde kalan zamanda Şehitlerin ve şeytanların huzurundan Kırlangıçlar bile göç ediyorlar Issız ve yıkıntılarda kalan ben Nar çiçeklerini çatlatıyorum Ağustos gecelerinin sevişmelerinde Delirten bedenlerimizle Hır mı dersin cırcır böceği mi Derimizin altında dolanan Eski zaman sarkacı mı yoksa Meşeliklerde bir de akasyaların orda Ellerini beklerdim gelmezdi hiç Temmuzda üşüyordum... |