ŞİRAZE-11
Aşka şem ettin yâr, dalda gül beni
Dehşet-i efkara, salma gel beni Bir ser-encam yansıtıyor cismini Hayale mest edip, neyler hâl beni Bir çerağdır yanan, deli gönülde Hanümanın bu kalp, gelip bul beni Saadet mahımsın, çilegahımda Bilmem getirir mi, sana yol beni İltica ettik biz, gurbet ellere Tevahür-ü figen, çöle sal beni Sevdalı yüreğin, sensin likası Gamz-e-dan la, canan, vurur yel beni Duygularım yeşerir, aşk-ı vec ile Diyar-ı sevdaya, atar sel beni Ey şiraze, benim, mahtenim sensin Şu Kays gibi, etmeyesin, del beni Benim gönlüm, sana yahşı saraydır Vuslat gelsin, kınamasın, el beni Gül-ü ruhsarına, aşıkım ey yâr Bağlıyor saçından, bir tek tel beni Kalp tarumar, şirazenin, derdinden Saramıyor, Lüzumsuz’um, kol beni Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI ŞEM: Mum DEHŞET-İ EFKAR : Olay karşısında, endişeye kapılma, üzüntüye düşme, çok üzülme SER-ENCAM : En önemli işin sonu MEST: Sarhoş olma, kendinden geçme ÇERAĞ: Mum, lamba, kandil, gibi gereçlerle verilen ışık HANÜMAN: Ocak, yuva, aile, ev halkı MAH: Güneş İLTİCA: Sığınma TEVAHÜR: Öğünme FİGEN: Yaralayan, kıran düşüren LİKA: Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek GAMZE: Tebessüm edince, yanakta oluşan çukurluk EDA: Naz VEC: Umut DİYAR-I SEVDA: Sevda ülkesi MAHTEN: Ay gibi beyaz, parlak teni olan YAHŞI : Güzel, çok güzel, büyüleyen VUSLAT : Kavuşma GÜL-Ü RUSARINA: Gül yanağına TARUMAR: Dağınık, karışık, perişan |