Sır imişBu âlemi gezip seyrân eyledim Koca cihan bir göz için dar imiş Dertlerimi dermânkâra söyledim Sabredene derdin özü yâr imiş Ne öküzdür ne de balık izâhı Saç ağarır söyler yetim sabahı Bu kainât boşlukların fizâhı Sırra vakıf üç beş kişi var imiş Nadân var ki yalar yutar bin ile Yoldaş olur âlim gibi hin ile Ebcet bilmez din pazarlar cin ile Nefeslerin hükümdârı Sur imiş Kadı gördüm adaleti yaralı Kullar gördüm kulluğundan aralı Siyah beyaz hak hukuka duralı Tebessümden düşen gizli hâr imiş Bir doğruda bin bir türlü yalan var Bülbül öksüz gül bağında talan var Ne bir Ferhat ne de Kerem kalan var Ruh çürümüş gören gözler kör imiş Sofi gördüm heybesinde aşı yok Tarlasında ekini yok düşü yok Gül uzatsa elinde dal başı yok Edep erkân mâ’nâ hikmet zor imiş Selam versem çeksem nefsi hesaba Der ki niçin az gelirsin hitâba İbret ile hele bir bak mehtâba Cümle âlem El-Hâlık’dan dürr imiş Dostlar gördüm dostu dağdan aşırdı Dostlar gördüm elif dedim şaşırdı Çok hâm vardı benliğini taşırdı Bildim nefse hakim olan er imiş İnsan aciz nihayeti bir fani Haset ve kin kalbe hakim zebani Saç sakal mı itikâdın irfanı Abid olan kıyamette hür imiş Yesevi’yi anlatan az yurduma Hikmetini alamadım sırtıma Deli diye düşen oldu ardıma Mansur olan güle ibret der imiş Aşk dediğin merdivenin başıdır Ortasında düşen gözün yaşıdır Üste çıkan der ki Hüda işidir Serencâmlar yalnız ona şi’r imiş İsmi Azam gizli Kur’an içinde Elif Lâm Mim belki bunun üçünde Hatmeyleyen agâh olur her ünde Cehennemi serinleten ter imiş İnsan var ki şeytanlardan aşağı Tımar etmez gururunu kaşağı Kul olur mu kul olanın uşağı Ben ben diyen biz köyüne kir imiş Kerbela’da Hakk diyenler susmadı Yunus Emre eğri odun kesmedi Ol Mevlana Şems olmadan esmedi Nâr-ı beyzâ hâl ehline pir imiş Ne ederse insan eder kendine Ya su taşır ya da çakıl bendine Kaşık ile tekne çıkmaz engine Göz doymazsa gölgesini yer imiş Gören gönül göz sadece perdesi Uyku ölüm gözsüz görür herkesi Ebcet ile açılır hâl rahlesi Liva-ül hamd sığınacak ser imiş Dem verince cism-i cana firkâti El ayaktan çekilirmiş takâti Nebatâtta arar imiş şefkâti Vuslat elbet ukba için fer imiş Kul acizdir hakikatsiz ve naçar Kasavetin kapısını hu açar Eyyamcıdan zail olmaz hiç efkâr Kibir kulda genişleyen ur imiş Zerre misgâl eğer varsa gayretin Hiç olmasın boş hevese rağbetin Bir dağ olsan yerle yeksan heybetin Karun’un da azameti gür imiş Hicâp ile bakmak gerek cihâna O cihân ki diz çökmüştür nihâna Her ilkbahar mâhkum elbet hazâna Ölüm evvel saça yağan kar imiş Akrabadır akrabanın arkası Sofiliğe remz değildir hırkası Her milletin fıtratında fırkası Er olana aslı inkâr ar imiş Hak hukukun çıkar ise tırnağı Çeker onu felaketin ırmağı Olmaz ise adalette durağı Akıbeti Gayya’daki kor imiş Arı nasıl hıfzeyledi simyayı Örümceğe kim öğretti kimyayı Karıncaya su taşıttı aşk rayı Ebabilin kervanları sır imiş Üç gündedir kainâtın nizâmı On sekiz bin âlem ile ikrâmı Adem ile işledik ilk haramı Bal tasında ikrâm olan Yer imiş Dünya ne ki iki oda bir sofa Tek marifet onu kaldırmak rafa Sürse idi o sürerdi şan sefâ Can Muhammed nûr içinde nûr imiş Kör baykuşun üç serçede kemâli İnsan o dur yüreğinde cemâli Ne gün biter Makberî’nin zevâli Riyaziyât baştan sona Bir imiş ____________Makberî |
Güzellikler anlatan sevginiz ve dik duran kaleminiz susmasın...
Şiir güzellikler sunar…
............................................ Saygı ve selamlar..