3
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1545
Okunma
Bu âlemi gezip seyrân eyledim
Koca cihan bir göz için dar imiş
Dertlerimi dermânkâra söyledim
Sabredene derdin özü yâr imiş
Ne öküzdür ne de balık izâhı
Saç ağarır söyler yetim sabahı
Bu kainât boşlukların fizâhı
Sırra vakıf üç beş kişi var imiş
Nadân var ki yalar yutar bin ile
Yoldaş olur âlim gibi hin ile
Ebcet bilmez din pazarlar cin ile
Nefeslerin hükümdârı Sur imiş
Kadı gördüm adaleti yaralı
Kullar gördüm kulluğundan aralı
Siyah beyaz hak hukuka duralı
Tebessümden düşen gizli hâr imiş
Bir doğruda bin bir türlü yalan var
Bülbül öksüz gül bağında talan var
Ne bir Ferhat ne de Kerem kalan var
Ruh çürümüş gören gözler kör imiş
Sofi gördüm heybesinde aşı yok
Tarlasında ekini yok düşü yok
Gül uzatsa elinde dal başı yok
Edep erkân mâ’nâ hikmet zor imiş
Selam versem çeksem nefsi hesaba
Der ki niçin az gelirsin hitâba
İbret ile hele bir bak mehtâba
Cümle âlem El-Hâlık’dan dürr imiş
Dostlar gördüm dostu dağdan aşırdı
Dostlar gördüm elif dedim şaşırdı
Çok hâm vardı benliğini taşırdı
Bildim nefse hakim olan er imiş
İnsan aciz nihayeti bir fani
Haset ve kin kalbe hakim zebani
Saç sakal mı itikâdın irfanı
Abid olan kıyamette hür imiş
Yesevi’yi anlatan az yurduma
Hikmetini alamadım sırtıma
Deli diye düşen oldu ardıma
Mansur olan güle ibret der imiş
Aşk dediğin merdivenin başıdır
Ortasında düşen gözün yaşıdır
Üste çıkan der ki Hüda işidir
Serencâmlar yalnız ona şi’r imiş
İsmi Azam gizli Kur’an içinde
Elif Lâm Mim belki bunun üçünde
Hatmeyleyen agâh olur her ünde
Cehennemi serinleten ter imiş
İnsan var ki şeytanlardan aşağı
Tımar etmez gururunu kaşağı
Kul olur mu kul olanın uşağı
Ben ben diyen biz köyüne kir imiş
Kerbela’da Hakk diyenler susmadı
Yunus Emre eğri odun kesmedi
Ol Mevlana Şems olmadan esmedi
Nâr-ı beyzâ hâl ehline pir imiş
Ne ederse insan eder kendine
Ya su taşır ya da çakıl bendine
Kaşık ile tekne çıkmaz engine
Göz doymazsa gölgesini yer imiş
Gören gönül göz sadece perdesi
Uyku ölüm gözsüz görür herkesi
Ebcet ile açılır hâl rahlesi
Liva-ül hamd sığınacak ser imiş
Dem verince cism-i cana firkâti
El ayaktan çekilirmiş takâti
Nebatâtta arar imiş şefkâti
Vuslat elbet ukba için fer imiş
Kul acizdir hakikatsiz ve naçar
Kasavetin kapısını hu açar
Eyyamcıdan zail olmaz hiç efkâr
Kibir kulda genişleyen ur imiş
Zerre misgâl eğer varsa gayretin
Hiç olmasın boş hevese rağbetin
Bir dağ olsan yerle yeksan heybetin
Karun’un da azameti gür imiş
Hicâp ile bakmak gerek cihâna
O cihân ki diz çökmüştür nihâna
Her ilkbahar mâhkum elbet hazâna
Ölüm evvel saça yağan kar imiş
Akrabadır akrabanın arkası
Sofiliğe remz değildir hırkası
Her milletin fıtratında fırkası
Er olana aslı inkâr ar imiş
Hak hukukun çıkar ise tırnağı
Çeker onu felaketin ırmağı
Olmaz ise adalette durağı
Akıbeti Gayya’daki kor imiş
Arı nasıl hıfzeyledi simyayı
Örümceğe kim öğretti kimyayı
Karıncaya su taşıttı aşk rayı
Ebabilin kervanları sır imiş
Üç gündedir kainâtın nizâmı
On sekiz bin âlem ile ikrâmı
Adem ile işledik ilk haramı
Bal tasında ikrâm olan Yer imiş
Dünya ne ki iki oda bir sofa
Tek marifet onu kaldırmak rafa
Sürse idi o sürerdi şan sefâ
Can Muhammed nûr içinde nûr imiş
Kör baykuşun üç serçede kemâli
İnsan o dur yüreğinde cemâli
Ne gün biter Makberî’nin zevâli
Riyaziyât baştan sona Bir imiş
____________Makberî