Kalbine sürgün
Kadim bir ağacın yaprakları gibi
Sarardı bütün ümitlerim... Sevda düşüne giremem artık... Gözlerim başıboş kalmış... Hayallerim, rüyalarım ise küsmüş bana... Sükuta ermişim adeta... Yaralı bir kuş misali... Çırpınıp duruyorum öylece... Sol yanımdan vursalar da ne yazar ki... Kalbine sürgün yemişim bir kere... Ben artık senin yokluğunda, inan yaşayamam ki... Yaşayamam... ---- Artık kahır dolu geçiyor günlerim... Sevdayı bana dert bellediler... Vuslatı ise... Nakış nakış işleyip, ilmek ilmek başıma ördüler... Yar benden vazgeçmişken... Boynuma birde yağlı urganı geçirdiler... Sorgusuz... Sualsiz... Yargısız infaz ettiler... Ben artık bende değilim... Değilim... Ne zormuş be kalbine sürgün yemek... Ölümü kurtuluş gibi görmek... Ne zormuş... Ne zor... ----- Gidişinle paramparça ettin beni... Öylece bıraktın arkanda... Şimdi ise gecelerim hep firarda... Ay ışığı bile düşman kesilmiş bana... Yokluğun bedenime vurulmuş, EN AĞIR PRANGA... Şimdi sensiz nasıl yaşarım... Yaşayamam ki buralarda... Yaşayamam... Ne kadar çok isterdim... Ne kadar çok... Belki kendimi görebilmek ümidiyle... Gözlerine son kez de olsa bakabilmeyi... Gözlerinde kaybolmayı... Ne kadar çok isterdim... Bir bilsen... Sensizliğe vurgun yemişken... İçin için yanıyordum... Şimdi kalbine sürgün yedim... Dirhem dirhem ölüyorum... Tuhaf yanıda ne biliyor musun? Sevdiğim... Beni sen öldürüyorsun... SEN... ----- Kader... Nedir bu çektiğim senin elinden... Kimse bilmez ki... Anlamaz bu halimden... Sende anlamadın zaten... Anlamadın be sevdiğim... Şimdi artık kalbine sürgün yemiş... Sürgün yemiş bu yüreğim... Boş bir hayalin peşinde... Ömrüm hep çile içinde... Lal olmuş dilim... Tükenmiş umutlarım... Gecelerim sevdasız... Gündüzlerim ise yorgun... Yaşamaksa eğer bu... Evet... Ben yaşıyorum... Kalbine sürgün.... Yazan : Recep Hamza |