9
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
857
Okunma
Hayatın takvasında köhne bir acı…
Rahvan gölgen kurulmuşken tahta
Beyhude bir sitem yerli yersiz söylemlerden kendini
Sıyıran yine kendince bir eşkâl
Aslına binaen bir günü bir yükünü fark eden
O dehlizde ince uçlu bir dokunuş:
Kelamın hâkimiyetinde,
Aşkın sirayetine sığınan
Beylik kehanetler uçuşurken havada
Asılı kalan diyezin sola düşkün mizacı.
Yükümlü ömrün hibe ettiği
O derin uçurum içinde ahkâmlar iken çemkiren
Kör noktası asılsızlığın izanı
Noktanın özrü belki de virgülün içinde yandığı közü
Sorulardan bıkkın sırdaş bir hece:
A’dan başlayıp
Erecekmişçesine başı arşa, kinayeden biteviye
Haz alan destursuz güncesinde
Şaşkın yüreğin neferine dokunup asilce
Komut veren künyesinde şiirin,
Harbiden delikanlı mizacın teyakkuzdaki rumuzu:
Donelerden yoksun olduğu kadar
Dona kalmak yazın sıcağına
Odun atmak yanan yüreğe.
Adeta can pazarı
Ruhun tokuşturduğu bunca maruzat
Gölge misali her konuşlu sancı
Aslına sirayet eden
Galip gelmekle ölüm arasındaki ince çizgi
Güme giden bunca rüya
Belki toz kondurmayıp hayatın gidişine
Cinaslı bir peyzaj içimizde kalan ne çok ukde.
Ne için, demektense başı eğik mizacın
Aslında şirazesi kaymış bir eksende
Dolduruşa gelen aksanı kayıp
Yine insan pazarı her nota
Kaybettiği rotada nazire edip yalana
Doğruyu unutanla
Sevgiyi çürüten bir kinayede saklı işin aslı.
Kanına dokunan meleklerin
Kanatları kırılan çıt kırıldım düşler
Serçe misali her seğiren tümce:
Varla yok arası bir mersiye
Yazılmayan ve asla da yazılmayacak
İnsana dair ne çok yalancı şahit
İblis yanmaya nasıl ki mahkûm ebediyen
Cennetin yolunu unutup
İçindeki zulmü canlı kılan.
Tüm vasıflarına
Tüm kanıtlarına vekâleten
İstişare ettiği her ölümlüyü tuzağına düşüren
Bir zaman bekçisi…
Belki öfkesi ölümün
Zehir saçan dilin temsil ettiği her hece
Çalıp hayattan
Dumura uğratan yerli yersiz
Melekelerin yanıp sönen ışığına âşık pervana:
Uhdelerden ukdeye;
Zaruri kelamdan yanılıp içini devşiren
Hangi ölümlü zikir ise
Âşık sıfatıyla paylaşmaktan geri kalmayan…
5.0
100% (17)