KAÇ MİLİME DENK DÜŞER ÖLÜM?Seyyah bir örtünün kıblesiyim… Dokunaklı surlarında şehrin Bir aşk abidesine talibim işi aslı. Hangi fasılsa suskunluğuma mal olan Bir şiir tadında öykündüğüm günlerime Mazi tadında bir derleme Adına şaibeli dokunuşlardan ırak Terk edilmişliğin kalesinde bir başına Bir serzeniş aslında kendime. Bir düşün arasındayım: Bir düş ile düşüşün imgelerine takılı kaldığım Sersem bir yürekten esinlendiğim ise tek gerçek: Zaaflarımla yenmeyi bildiğim bilmem kaçıncı badire. Yine batılındayım yüreğin Körüklendikçe şiirlere büründüğüm Tarhında ölümlü benliğin: Kutsanan bir güfte belki Hatta arsız bir kelam Zamanla mekândan uzak Yana yakıla yaşamayı sehven dillendiren. Kaç kalibre ki ömür? Kaç milime denk düşer ölüm? Bir kefen’im bir de sessiz yürek çığlıklarım Ölümü arz ettiğim kimi zaman En çok da yalnızlığıma sitemim. Demir tavında kız ise kadınlığın lehçesinde Ayyuka çıkan bir gölge Mimarı da minvali de aşk ise Ölümlü güncemin… Hangi zaman dilimine denk düşerim? Sür git üzünçlerin mutluluğa sevk ettiği Yarım yamalak bir görüş Arsız bir sıfattan çıkıp da yola Ansızın hâsıl olan o düşüş: En geniş açılı acıyı ayırdım tabağıma Kıyamam bilirsin sevdiklerime: Ne inkârı gerçek Ne itirafı olay Olup olmadığı da değil hani Umutla yeknesak ömrün Arasına kurulan o tuzak Ve çok geç olmadan… |