TAN AĞARIRKEN BEKLENENLER…
Arnavut kaldırımı taşlarında
İğne topuklarla çalınan senfoni, Gecenin sessizliğinde Yıkık dökük evlerin Çileli insanlarının kulaklarında yankılanır… Tanıdık gelmeyen melodisiyle! Gece, bu sesler bitse diye bekler, Sabah, ‘bir an önce sıra bana gelse’ diye Sabrına sabır ekler… Boyadan ifadesi bozulmuş yüzler Yüreğiyle kapışır keder içinde... Kendini ‘saymaya’ çalışan İri ve kirli ‘el’ler Parmaklar arasında fırıl fırıl dönen Her tespih tanesinde… Yüzüne karanlık yapışan anne Ellerdeki ‘tespihin imamesi’ gibi Dik duracak bir babayı bekler… Ve Kocaman gözleriyle karanlığı yırtan, Büzülmüş küçücük bedeniyle Güç sınırlarını zorlayan Masum yavrular… Bu çile ‘bir bitse’ diye bekler… 11.02.2018 SERAP IRKÖRÜCÜ |
yakıcı gece gibi karanlık ama acıtan
selamlar