Güneşi Biz VurmadıkMutlulukları kundağa sarıp bir cami avlusunda terk ettik Kalbimizi dönüp Ve aklımıza bir daha çağırmadan Misafir dahi etmeden bir daha… Sonra; Tüm sahipsiz sokak hüzünlerine Gözü yaşlı yalnızlıklara açtık yüreğimizi Üşümesinler diye kimsesizliğin koynunda Her birine bir isim koyup nüfusumuza kaydettik Geceleri bizimle uyudular, Bizimle büyüdüler… Ve sonra hayata dair, Umuda dair bütün inancımızı da, Kaybettik...!! Bir zamanlar; En ulaşılabilir yerlerde saklıyorduk çocuklardan ödünç aldığımız gülüşleri Yüzümüzü yıkamak için tan vakitlerinde Ve bir kelebeğin bir kaç saat daha yaşama düşü İçimizi ısıtıyor, Bizi doyuruyor, Ayakta tutuyordu Kuşlardan öğreniyorduk uçmayı Ve çiçeklerden düşlerimize kokular sürmeyi… Sonra; Çocukları ağlattılar Ardından kelebeklerin ömürleri üzerinden tasarrufa gittiler Kuşların kanatlarını makaslayıp kırdılar Çiçekleri yoldular Bir papatyanın yüzüne bakmaya bile yüzümüz kalmadı Ve güneşi dargın ettiler gökyüzüne, Ve sonra öldürüp toprağa gömdüler… Bir daha yüzümüz hiç gülemedi Ruhumuzdaki bir acıdan bir diğer acıya komşu olduk hep… İçimizde bir isyan başladı sonra, Bir ayaklanma Bir savaş… Kaç kez yaralandık, Kaç kez öldük, kayıtlara geçmedi. Dilimiz tutuklandı, Düşlerimize pranga vuruldu Ve umudumuz yaşlandı, Yoruldu… Artık; Bir trenin ağır aksak vagonlarıydık gam yüklü Sevdalar arası yolculuklarda Güz yapraklarını yeşile boyamaya çalıştıkça, avuçlarımızda dağılıyordu her biri Ve iyileştirmeye çalıştığımız bütün kırılmış dallar Gözümüzün önünde kanıyordu Artık hangi mevsime dönsek, hazandı… Şimdi, böylesine aşka aç, Sevgiye susamış, Sersefil, Muhtaç Metelik umutsuz, Metelik mutsuz geziyoruz ya Fakir falan değiliz Kalbimizin kaç kalpten hâlâ alacağı var... Ama olsun Borcumuz yok en azından kimseye Ve güneşi vurmadık Katili biz değiliz… S.U. Serkan Uçar 12.06.2018 |
İnsan, kutlamayı bile ar sayıyor inanın!
Muhteşemdi...