Hayalet“ey ruh geldiysen üç kez tahtaya vur” diye gürledi bir ses… gıcırdayan kapı kirişine gözler çevrildi tutuldu nefesler masanın etrafında eller kenetlenip pür dikkat kesildi mum alevi titredi üşüdü imgeler fincanlar kıpırdayıp hareketlendi marazi bir kibirle heyula prokretus benizleri kül kurbanları iterek daldı içeri işledi canhıraş çığlıklar içimize gözü dönmüş bir halde tam orada ikisini katlediverdi “tanrım burada işim ne”diye inledim endişeyle yuvalarından fırlayan gözlerimle karanlıklar içinde süzülen hayalet çelme taktı gölgeme- binlerce karınca beynimde… firar etti örselenen aklım korku işledi iliklerime... paranoyak bir krizle ürperip titrerken aniden “ uyan artık geciktin işe” diyen sesle irkildim dilimde ürperen sözcüklerle... gün ışıltılı huzmelerini pencereme düşürüp manalı gözlerle imlerken yüzümü okşadı ılık bir meltem özlemle... Denizler tanrısı poseidon’un acımasız oğlu prokrustes evine gelen konuklarını demir bir yatağa yatırırmış.Bu yatak kimsenin bünyesine uygun gelmezmiş.Yolcu yataktan uzunsa yatağın dışında kalan organları prukrustes tarafından kesilir, yolcu yataktan kısa ise ayak ve bacakları iplerle bağlanarak gerilir gereken yerlere çekiçle vurulur, yatağın boyuna göre ayarlanırmış. |
ama şiirdi ve güzeldi...
tebrikler