Yine Güldüremedim SevdiklerimiBu gün ışıltılı caddelerdeyim. Dedim ki; Bir de gülmeyi, güldürmeyi deneyim. Dostlara güller vereyim demet demet. Sereyim dedim ayaklarına, Kırmızı halılarda ise keramet. Hey ulan hey! Ne güzel ötüşüyor kafeslenen kuşlar. Ötmesini de unutulmuşlar parentez içinde. Ne kadar hoş kokuyor her renkten güller, Yaprakları solmuş gösterişli vitrinde. Bütün kaldırımlarda parlak taşlar, Üzerlerinde, akıl almaz bir kalabalık var. Delicesine koşuşturan, Bir oyana bir bu yana, Sanki üç ayak tutulmuş Anadolu Ateşi’nde. İçerden bir haber var. Yer yerinden oynayacak, Ve de bütün cadde sallanacak diye. Bir star çıkarmışlar sahneye; Havalarda kara paralar, Diz boyu sonradan görmelik. Sallanan ise, oynak kalçalarmış meğer. Oysa habersiz, ışıldayan caddenin kaldırımları. Kaldırımlar da yine liseli çocuklar, Cepleri harçlıklı besbelli, cıvıl cıvıllar. Üniversiteliler ise daha bir sade, Sırasını bilip konuşurlar, biraz da durgun. Anne ve babalar da bir karış surat; Bir tek gülenine rastlamadım Koca caddede, Zurnacı kızına talipmiş de, Veremezlermiş gibi müsaade. Kara düşünceler de gördüm ışıltılı caddede. Komşunun tavuğu kaz görünse de, Geçim derdi yapışmış koşuşturan yüzlerde. Güldüremedim mi yine... Caddeden içeri dalanlar, Kaldırımda kalanlar, Mahalleye varınca hava atanlar, Ne kadar saklasa da, Durum bundan ibaret,böyledir hal Sanma ki; asayiş ber-kemal. Bir baksana; Eskisi gibi değil, cilve, naz. Buralar da da gülen az, Ay gülüm gülen az. Taşradan mı gelmiş bu kalabalık? Ancak beyler bıyıksız, Ya da var - yok arası. Kalmamış kaytan ya da palabıyık. Hanımlar da bir değişiklik sezinledim bu kez. Çoğalmış sanki sıkmabaşlar, rahibemsi. Ama hızlı bir tüketim, Korkunç bir makyaj, sürmüşler hepsi. Ah anamın gül kokulu koynu, Olacağı buydu… Vitrinler yine değişmiş caddelerde. Işıltılı cadde, adı üstünde. Ama var bunda da bir it oyunu. Karamanın koyunundan önce. Çeteler türetmiş parlak kaldırımların yansıması, Ne selam verir ne de alırlar. Ölçemedim içimden gelerek ben de, Caddelerin kaç adım olduğunu. Her şey para değilmiş gardaşım, değilmiş para, Anasını sattığımın dünyasında. Karnım öyle acıktı ki; bak saat öğlen. Bir şeyler koydurmalıyım ekmek arasına. Ekmekler ki buram buram kokarlar, Yine Anadolu’msu, Yine en kutsalından emek var içlerinde. Gözünü sevdiğim, Bizim sokaklara döndüm de, Işıltıdan başka fark görmedim ışıltılı caddede Yine güldüremedim sevdiklerimi… Toprak ve kar- C.Eroğlu |
peşpeşe kaç kere okuduğumu hatırlamıyorum...
yüreğine sağlık...