1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
885
Okunma

Yüz yıldır yolda
Kendi adımlarıyla
Yavrusuna hasret yanan kaplumbağanın
Acısıdır içine çöken
Nedir ki ağırlığı
Omzunda suyu tükenmiş itfaiye hortumunun
Bir kürek toprağın umut olduğu yerde
Bedeni terden sırılsıklam
Alnında yangın karası
Ve yüreğinde tüm canlılar
Çamın alazından küle dönmüş asırlık çınar
Gölgesi bile kalmamış sığınacak
Kim bilir yakanlar da yanacak
Yine kim bilir
Küllerinden yeniden doğacak
Bir kuş, bir fidan, bir yeşil yaprak
Ancak umutlar kırık
Geçmiş günlere bakarak
Karacalar hala yanık Güvercinlikte
Beton direklere çarpıyor uçan kuşun kanatları
Uçmuyor motoru sökülmüş uçaklar nedense
Helkilere su dolmuyor kurutulmuş dereden
Kim bilir yağmur ne zaman yağar
Ne zaman yağar
Ağlasan göz damlası fayda eder mi bir damla yeşile
Neden hala yüreğimiz ağzımızda
Avuç içleri aşağıya dönük
Geçmiş dualardan eser yok
Minik serçeler telaş içinde
Dumanda boğuluyor arılar
Kimi kendi derdinde
Kimi de
Yani en önde
Yüreğinden öpülesi
Gençler, kadınlar…
5.0
100% (1)